17 Ocak 2008 Perşembe

TEK SESLİLİK

15 NİSAN 1995

Ülkemizde radyo ve televizyon yayınlarında devlet tekelinin kaldırılmasından sonra bir çok radyo ve televizyon yayın yaşamına girdi.

Tek seslilikten, resmi ideolojiden kurtulduğumuzu sandık, artık ‘Konuşan Türkiye’ oluyorduk.

Bir süre sonra ise ne kadar yanıldığımızı anladık. Tüm basın ve yayın organları sanki tek bir elden yönetiliyor. Bosna Hersek, Azerbaycan, Kıbrıs, Güney-Doğu gibi konularda tüm medya aynı şeyleri söylüyor.

‘Çelik Harekatının’ sürdüğü günümüzde, kendilerinin farklı olduğunu ileri süren tüm gazete ve televizyon kuruluşları militaristlere güven yarışına girdi. Cumhuriyet Gazetesinden, Sabah ve Zaman Gazetesine, Show TV, ATV, Kanal D Televizyonundan, TGRT-Samanyolu ve TRT’ ye kadar tüm Kuzey Irak haberleri hepsinin aynı.

Ülkemiz militaristlerin kontrolünde tek sesliliğe doğru gidiyor. Milliyetçilik, ırkçılık günlük yaşamımızın doğal bir konumuna dönüşüyor. Uluslararası konumda, itibarımız hızla tükeniyor. Bizi Yahudilere soykırım uygulayan Hitler Almanya’sına benzetiyorlar. Tüm uygar ülkelerde itiliyor, horlanıyor ve suçlanıyoruz.

Büyük basın kuruluşları dışında, resmi ideoloji dışında gerçekleri dile getiren fakat güçlü olmadıkları için sesini duyuramayan sayısız yaygın organı var. Fakat bu yayınlar, öncelikle aydınlardan destek alamadıkları için gelişemiyor, güçlenemiyor, sesini duyuramıyor. Bu aşamada öncelikle tek sesliğe karşı çıkan, militarizme, ırkçılığa karşı çıkanlar, ülkeleri ile hükümet olanaklarının yerlerini değiştirmiş, militaristlere koltuk değnekliği yapan sosyal-demokrat hareketten umudunu kesmeli ve gerçek yerlerini almalıdırlar.

Çok güzel konuşmak, eleştirmek kolaydır. Zor olan ise örgütsel çalışmanın içinde yer almak ve çoğunluğa karşı, doğru olan düşünceleri savunabilmektir.
Bunun dışında yapılan her şey önceden planlanan senaryoların basit birer ‘aydın’, ‘sol’ figüranı olmaktan öteye geçemiyor.
15 NİSAN 1995

Hiç yorum yok: