17 Ocak 2008 Perşembe

ŞERİATIN KANLI YÜZÜ

1 TEMMUZ 1993

Sivas’ta, Nazi kundaklamalarına benzeyen bir olay yaşandı. Şeriatçı ve faşist güçler, özgür düşünceye ve laikliğe karşı barbarca bir saldırıda bulundu. Kırk ölü ve yüze yakın yaralı. Seksen yaşındaki bir adamın düşüncelerinden korkanlar olanak buldukları zaman neler yapabileceklerini göstermiş oldular. Almanya’da ki faşist saldırılara taş çıkartan bu saldırı ülkemiz tarihine bir kara leke olarak geçecektir.

Saldırı salt yazar Aziz Nesin’ e yönelik değildir. Bu saldırı özünde, Atatürkçülüğe, sosyalistlere, ilerici aydınlara ve özgür düşünceyedir. Olayda ölen ve yaralananlar, saldırıya uğrayan Atatürk ve Pir Sultan Abdal heykeli, yakılan parçalanan kitaplar bunun somut kanıtıdır.

Demokrat olduklarını söyleyen yobazların gerçek yüzleri bu olayda ortaya çıktı. Şeriatın, kan, diktatörlük ve ilk çağ yobazlığı olduğunu gösterdiler.

Güvenlik güçlerinin birkaç yüz kendini bilmezi engelleyememesi de düşündürücüdür. İçişleri Bakanı ‘Güvenlik Güçleri ateş açmayarak olayların büyümesini önlemiştir. Otelin dışındakilere hiçbir şey olmamıştır.’ sözü ne kadar saçmadır. Saldırıya uğrayanlar sanki otelin dışındakiler. Türkiye tarihinin toplu katliamlarından birinin yaşandığı bu saldırıyı büyümeden önlemek böyle oluyorsa, sayın Bakana göre binlerce kişinin ölmesi mi gerekiyordu? Oysa güvenlik güçleri kararlı bir tutumla gerekirse havaya ateş açarak kimsenin burnunun kararmasına meydan vermeden olayı engelleyebilirdi.

Nasıl oluyor da saat 12’ de başlayan olaylar, engellenemiyor? Otel saat 20.00’ de kundaklanıyor. Aradaki bu sürede güvenlik güçleri ne yapıyor? Olaylar oteldekiler tarafından telefonla hükümete bildirildiği halde, yetkililer ‘ her şey kontrolümüz altında’ sözleri ne demek oluyor?

Devlet kendi aydınını, laikliği savunanları korumaktan aciz midir? Şeriata karşı olduğunu söyleyen, MGK, ordu, hükümet, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, vb. niçin olaylara engel olmadılar? Yoksa 1980 yılı öncesi ordu müdahalesi için sağ-sol çatışmasını teşvik edip sonra darbe yapanlar gibi bunlarda şeriatı gerekçe göstererek darbe yapmak için mi hazırlanıyor mu?

Devlet gerçekten laikliği savunuyorsa, bu olayın gerçek sorumlularını cezalandırmalıdır. Olaylara katılan birkaç serseriyi cezalandırmak şeriatçıları daha da yüreklendirecektir. Olayların gerçek sorumluları bellidir. İlk başta RP Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu, kışkırtıcılık yapan yerel basın, İmam-Hatip okulu yöneticileri, yerel şeriatçı ve faşist örgüt yöneticileri, gösterileri engelleyemeyeceği halde onlara yardımcı olan bazı güvenlik güçleri, camilerde halkı kışkırtan cami imamları…gerçek sorumlular bunlardır. Bunlar cezasız kaldığı sürece yeni Sivaslar yaşanacaktır.

Bu ülkenin aydını, laik düşünceyi savunan insanlar, her tür şeriatçı, ırkçı-faşist saldırıları engelleyecek güçtedir. Devlet güvenlik güçleri aydınlarını koruyamıyorsa, onların düşüncelerinden dolayı can güvenliği sağlayamıyorsa, bu ülkenin çağdaş insanları bunu sağlayacaktır.
1 TEMMUZ 1993

Hiç yorum yok: