30 Temmuz 2010 Cuma

“Eksen Kayması”

Türkiye’nin eksenin doğuya kaydığı söyleniyor. AKP’liler, “eksen filan kaymadı, Avrupa orada Anadolu burada, orta-doğu ise orada duruyor” diyorlar. Aslında eksenin de ne olduğunu pek bilemiyorlar. Eksenin kayıp kaymamasını bilmek için, devlet ne, millet ne, ulus ne? Gibi kavramları bilmek gerekiyor. Bunu en iyi elbette dış İşleri Bakanlığı personeli bilir ama onlar da bildiğiniz gibi ‘monşer’
Bana göre AKP Tamamen doğru söylüyor. “eksen kayıyor” diyen muhalefet ise gerçekleri göremiyor.

ABD “uzmanları” tüm AKP politikalarını belirliyor, başbakanın konuşmasını yazıyor, kimin tutuklanacağına karar veriyor, medyanın ne yazacağına söylüyor ayrıca arkasında da AB’nin olduğu bu hükümet ekseni nasıl kaydırabilir ki?

“Sarı Öküz”
Sarı Öküz öyküsünü biliyorsunuz tekrarlamayacağım. Son günlerde bu öykü yine gündeme geldi. Türkiye’nin Sarı Öküz’ü ise kim olduğu ise tam olarak bilinmiyor.

Türkiye’nin Sarı Öküz’ü Cem Uzan’dır. AKP ilk olarak muhalefeti susturmaya, baskı altına almaya Uzan’la başlamıştır. Eğer o gün tüm kamuoyu, sivil toplum örgütleri, medya, siyasi partiler karşı çıksaydı, baskı bu boyutlara gelemezdi. Unutmayalım ki, Uzan ticari yolsuzlukları yüzünden değil AKP karşıtı politikalar sonucu yok edildi. Ama “Sarı Öküze” benzediği için kimse onu savunmadı.



12 Eylül’den kim nema’landı?
Bu soruyu yanıtlamak için önce 12 Eylül’den kim en büyük darbeyi aldı? Sorusuna yanıt vermek gerekiyor. 12 Eylül, komünist, sosyalist solun üstünden silindir gibi geçti. Ne Türk solu ne de Kürt solu kaldı. Türk solu emeklemeye çalışıyor ama Kürt solu neredeyse hiç yok. Devlet ve PKK sayesinde Kürt solu tamamen imha edildi. Diyarbakır Cezaevinde PKK değil Kürt solu yok edildi.

12 Eylül’den nema’lananlar ise, AKP, MHP ve PKK’dır. MHP hükümet ortağı olmuş ve meclistedir. AKP hükümettir, PKK ise biliyorsunuz. Sizce başka bir kanıta gerek var mı?

Heron
“Çok PKK'lı vuruluyor, Heronları düşürün” sözleri Türkiye gündemine oturdu. Ordu içinde PKK’lı subaylar varmış. Vardır bilemeyiz. Ama bu subayları Heronlara bağlamak kadar anlamsız bir şey olamaz. Telefon konuşmasında “Çok PKK'lı vuruluyor, Heronları düşürün” Heron’lar nasıl PKK’ya kayıp verdiriyormuş? Heron’ların tankı topu mu varmış? Açıklama yok. Ya peki PKK’lılar ağaç altına, kaya dibine vs. saklanmayı bilmiyorlarmış mı?

Ya peki Genel Kurmay Başkanlığı bu saçmalığı neden gündeme getirmiyor? Bu sorunun muhatabı Başbuğ olsa gerek. Belki o da trilyonluk zırhlı otomobile binecek.

BDP tavrımız net
Ben hem milliyetçi olup da solcu olduğunu pazarlayan, insanları, sadece Kürt’leri değil Türk solcularını bile kandırabilen BDP gibi bir parti görmedim. Bu konuda kendilerine hayranım. Hemen hepsi toprak ağası olacak hem de Kürt halkını özgürleştirecek!

Gelelim BDP’nin anayasa değişikliği konusundaki tavrına. Mecliste oylamalar başlıyor. BDP, değişiklikleri yetersiz bularak destek vermeyeceğini açıklıyor. Açıklama yapıyor, “anayasa değişikliği konusunda tavrımız net, oturumlara katılmayarak destek vermeyeceğiz” evet oyu vermemek karşı olmak demek. İyi de 5 tane milletvekilini yedek bekletiyor, AKP tökezlerse 5 BDP milletvekili meclise girerek evet oyu veriyor. Şimdi de referandumu boykot ediyor. Ben bu kadar net politikayı savunan bir başka parti görmedim!

Özal’a suikast
Son günlerde, derin devlet tartışmalarında Özal’a suikast da gündeme geldi. Geçmişte gizli NATO’nun çok suikastları var. Özal suikastını ise Özal yaptı. Kamuoyunda ve parti içinde güçünü yitiren Özal böylesi sahte bir suikast düzenleyerek konumunu sağlamlaştırdı. İnanmıyorsanız, İngiltere parlamentosunda anarşistlerin ilk bombalı saldırısını araştırınız. Özal oradan kopya çekmiş olmalı.

Kemal Kılınçdaroğlu

Bir garip adam! Tunceli kırsalında yetişmiş, 50 kilo 1.70 filan. Sen şimdi hem Kürt ol hem alevi ol hem de kalk ABD’nin, AB’nin desteklediği AKP’ye karşı alternatif ol, emperyalistlerin oyununu bozmaya kalk.

Kemal’in işi zor. O otelde kalacağını açıklayarak, bir başka otelde kalarak ne kadar can güvenliğini sağlıyor bilemeyiz, ama arkasında milyonlar var. AKP gibi taşıma yapmadığı halde, devlet olanaklarını kullanmadığı halde Erdoğan’dan fazla kalabalık topluyor. İnsanlar seçim olmadığı halde alanları dolduruyor. O da il il, ilçe ilçe, köy köy geziyor ve iktidarın en güçlü alternatifi oluyor. AKP baskısıyla medya Kemal’i görmezden geliyor. Ama halk onu ekranlarda değil alanlarda, karşısında görüyor.

Seçimle gelmiş iktidara saygı gösterilmesini isteyenler acaba seçimle gidecekler mi? 12 eylül referandumu bunun için bir gösterge olacak. Bakalım halkın iradesi 12 Eylül’de sandığa yansıyacak mı?

Saygılarımla…