10 Mayıs 2010 Pazartesi

Tayyip Erdoğan ve AKP’yi bitirme planı devrede

Baykal’ın istifası şu anlama geliyor, Türkiye üzerindeki ABD tehdidi sona erdi.

Osmanlı devleti, yaklaşık 400 yıl boyunca hemen hemen hiç askeri gücü olmamasına karşın, dış dengelerle, diplomasiyle milyonlarca kilometrelik toprakları elinde tutmasını bildi.

Hitler’e benzetilen İsmet İnönü, 2. dünya paylaşım savaşına katılmamak için, zaman zaman Almancı/faşist, zaman zaman Komünist, zaman zaman İngilizci vs. oldu. Ama ne yaparsa yapsın Türkiye’yi savaşa sokmaktan kurtardı. Tüm Avrupa kan gölü içinde iken biz sadece yiyecek/içecek sıkıntısı çektik.

Türkiye Cumhuriyeti köklü bir devlet geleneğinden geliyor. Devletin savunma refleksleri oldukça güçlü.

Sosyalist sistemin dağılmasından sonra; Yugoslavya param parça edildi. Çekoslavakya ikiye bölündü. SSCB param parça oldu. Afganistan işgal edildi. Irak işgal edildi ve 3’e bölünüyor. Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Macaristan AB tarafından yutulmuş durumda.

Irak’a saldıran ABD’nin elindeki haritada, içinde Türkiye’nin de bulunduğu 23 ülkenin sınırları değiştiriyor. Türkiye, PKK ile yaşadığı savaş dışında ülke bütünlüğünü koruyor, açlık, kıtlık, milyonlarca ölü/göçmen vs. yok. Olmadığı gibi AB’nin içine düştüğü krize “kıs kıs” gülüyor.

Kim ne derse desin, ABD’nin gözü dönmüş saldırılarını, Türkiye’nin bölünmesini engelleyecek, Türkiye’yi savaştan uzak tutacak tek güç AKP hükümetiydi. Devletin refleksleri devreye girdi ve AKP hükümet oldu. AKP, ABD ne isterse, “evet” dedi. Fakat ABD taleplerinin hemen hemen hiçbirisini yerine getiremedi. (özelleştirmeler hariç)

AKP nasıl geldi nasıl gidecek?

AKP’nin hükümet olduğu günlere gidersek;

1- Cemaat soruşturmasını yürüten DGM Baş Savcısı Nuh Mete Yüksel’in seks görüntüleri ortaya çıkar. Yüksel görevden alınır.
2- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DSP hükümetini bozarak, “28 martta erken seçim” der. MHP baraj altında kalır, AKP %33 ile tek başına hükümet olur. Daha sonra, “Gül Cumhurbaşkanı olursa onu oradan indiririz” diyen Bahçeli gurubunu meclise sokarak 367’yi sağlayıp Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını sağlar.
3- CHP Genel Başkanı, siyasi yasaklı olan Tayip Erdoğan’ın yasağının kalkması için anayasa değişikliğine destek verir. Erdoğan önce milletvekili, AKP Genel Başkanı sonra başbakan olur.
4- Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Erdoğan ile görüşmesinden sonra “AKP”li olur, daha sonra zırhlı araba tahsis edilir.

Yukarıdaki, Bahçeli’nin, Baykal’ın, Büyükanıt’ın tutarsız tavırlarına hepimiz şaşırmıştık. Baykal’ın seks görüntüleri ortaya çıktıktan sonra gerçekler anlaşılıyor. Sanki hepsi, şu veya bu şekilde şantaj altında.

Kısacası daha AKP’nin kurulmasından bile önce birileri, AKP’nin önünü açmak için önemli kişileri izlemiş ve şantaj dosyaları hazırlamış görünüyor. Herkesin bildiği gibi bu şantaj dosyaları gizli dinlemelerle sürüyor.

Erdoğan’ı başbakan yapan görüntüler şimdi Erdoğan’ı bitirmek için kullanılıyor.

Gazeteciler, politikacılar, neler olduğunu, komployu kimin kurduğunu, istifanın kimin işine yarayacağını tartışıyor. Aslında sokakta kime sorarsanız sorun, “Baykal Genel Başkan olduğu sürece AKP muhalefete düşmez” diyor. Ne hikmetse herkesin bildiğini bir çok yazar/çizer/politikacı bu gerçeği ya bilmiyor, ya da bilmezden geliyor. Baykal’ın istifası ile birlikte CHP’nin oyları %10 artıyor.

Baykal kurultayda tekrar genel başkanlığa aday olur mu?

Aslında görüntüyü izleyenler hak verecekler, görüntüdeki kişi Baykal’a çok benzese de Baytok’un yüzü hiç görülmüyor. Fakat Baykal yalanlayamıyor. Yalanlayamıyor çünkü görüntüleri daha önceden izlemiş ve devamında çok daha kötü görüntülerin çıkacağını biliyor. Bu anlamda Baykal’ın aday olması olanaksız.

Görüntüleri kim sızdırdı?

Kimileri görüntüleri, AKP’nin İsrail ve İran politikalarına karşı ABD’nin sızdırdığını söylüyor. Bunun gerçek olması mümkün değil. Değil çünkü AKP İsrail ve İran’a ABD’nin istemleri doğrultusunda yaklaşıyor.

Kimileri, görüntüleri AKP hükümetinin sızdırdığını söylüyor. Bu da gerçek değil.

Şimdiye kadar yandaş medya hiç patinaj yapmadı. Çünkü ABD’lilerin de içinde olduğu tek masadan çıkan yazılar, tüm medyada, tüm AKP politikacılarda neredeyse aynı biçimde yer aldı, alıyor. Oysa bu kez; yandaş medya şaşırdı. Vakit Gazetesi Baykal’ı karalama anlamında, AKP’ye hizmet anlamında görüntüleri hemen servise koydu. Fakat hiçbir yandaş medya yazarı Baykal’ı istifaya davet etmedi. Baykallı CHP şimdiye kadar hep AKP’nin koltuk değneği oldu. AKP, Deniz Baykal’dan daha iyi bir muhalefet bulamaz. Bu durum da AKP’nin görüntülerin sızdırılmasında rolü olmadığını gösteriyor.

Türkiye’de çoluk çocuk herkes biliyor ki Baykal CHP’ye Genel Başkanı olduğu sürece CHP 1. parti olamaz. Şimdi CHP’nin önü açılmış görünüyor. Baykal’ın yaşlı kuşak kadrosu ise kendi tasfiyelerini engellemek için Baykal’ın geri dönmesini sağlamaya çalışıyorlar. Şimdilik görünen şu ki, Kemal Kılıçdaroğlu ilk seçimde başbakan.

Tayyip Erdoğan ve AKP’yi bitirme planını kim devreye soktu?

Milyonlarca kilometrelik toprakları, askeri gücü olmadan elinde tutan Osmanlı devleti, 2. dünya savaşında tüm Avrupa ateş ve kan gölü içinde iken ülkeyi savaş dışı tutan Türkiye Cumhuriyeti devleti, tüm çevremizdeki ülkeler bölünmüş ve kan gölüne düşmüş iken bizi tüm bunlardan uzak tutmasını bilen TC devleti bu planı devreye sokmuştur.

Önümüzdeki günlerde yandaş medyanın çok daha patinaj yapacağı da açıktır.

Saygılarımla…

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Burjuvazi, gözlerine biber gazı sıkılmış işçileri sever

Kimileri diyor ki; “AKP Hükümeti sonuna yaklaştı, ilk seçimde muhalefete düşecek.”
Ben bu söylenenlere katılmıyordum. Fakat 1 Mayıs 2010 sonrası AKP’nin gidici olduğuna kesin inandım.

2002, 2003, 2004, 2005,2006,2007,2008 1 Mayısları, işçileri biber gazı, cop, panzer, dayak. 1 Mayıs 2009 Taksim Alanı sınırlı da olsa işçilere açıldı. Önceki yıllarda kendini güçlü hisseden AKP hükümetinin de zaafiyeti başlamış oldu.

1 Mayıs 2010 ise bırakın biber gazı, panzeri neredeyse polis, işçilere karanfil verecekti. Hükümetin artık göstericilere bir fiske bile vuracak gücü kalmamıştı. Bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu kadar zayıf bir hükümet iktidara gelmemişti.

Burjuvazi, Taksim alanında zafer şarkıları söyleyen işçileri değil, gözlerine biber gazı sıkılmış işçileri sever.

Aslında 8 yıllık AKP hükümeti döneminde Türkiye çok yollar aldı, çok gelişti, değişti.

Örneğin;
1980 öncesi Ergenekon çok fakirdi. Kıbrıs “Barış” harekatı sonrası, Ecevit bir gün yolda yürürken, üstü başa perişan, ağlayan bir çocuk görür.

“Oğlum neden ağlıyorsun?” diye sorar.

Çocuk,
“Benim babam Ergenekon’da çalışıyor. Ecevit Kıbrıs’a asker gönderdi diye ABD Ergenekon ödeneğini kesti. Babam maaş alamıyor” der.

Ecevit’in gözleri dolar. Hemen Başbakanlığa giderek örtülü ödenekten Ergenekon’a para gönderir.

Ecevit’in bu özverisi sayesinde, Ergenekon personelinin çocuklarının karnı doyar. Fakat, Ergenekon darbe ortamı yaratmak olan görevlerini yerine getirmekte büyük zorluklar çekmektedir.

Ergenekon’un sadece bir tabancası vardır. Bu yüzden tabanca, sabahları, öğlene kadar ülkücülere, öğlen Maoculara, akşam ise Lenincilere verilir. Tabi darbe ortamını tek tabanca ile sağlamak kolay olmaz.

AKP hükümeti döneminde Türkiye çok yollar aldı, çok gelişti, değişti.

Şimdi öyle mi?

Ergenekon örgütü, silaha gark dedi. Fazla silahları koyacak yer bulamadığı için aynı köpekler gibi toprak altına gömmeye başladı. Nereyi kazsan silah çıkacak duruma geldi.

AKP hükümeti döneminde Türkiye çok yollar aldı, çok gelişti, değişti.

Sahi şimdi Ergenekon ödeneğini kim veriyor?

Ne yaptı AKP hükümeti?

“Laiklik elden gidiyor” diyerek eylem yapan Kemalistleri, Ergenekoncu diyerek içeri attı. Attı atmasına da bu burjuvazi için pek bir anlam ifade etmiyor. Çünkü Kemalistlerin burjuva iktidarı ile bir sorunları yok.

Ya peki 1 Mayıs 2010?
Hangi burjuvazi, işçilerin bayram yapmasını, güç gösterisini yapmasını, burjuva iktidarına meydan okumasını ister ki? Yeşil sermaye bile istemez.

AKP hükümeti gidici, gidici. İşçisine biber gazı bile sıkamayan hükümetleri ne yapsın burjuvazi?

Bakınız önümüzdeki yıllarda, CHP-MHP koalisyon hükümeti işçilere ne dayak, ne biber gazı….. görürsünüz.

Saygılarımla…