3 Şubat 2010 Çarşamba

“HAVA DÖNDÜ, İŞÇİDEN İŞÇİYE ESİYOR YEL”

Bir insan nedir ki?

Denizde bir kum tanesi, havada bir yağmur damlası.

Bir insan nedir ki?

Tekel işçileri direnişte, Tekel işçileri haklarının gasp edilmesine karşı kışın soğuğunda, Ankara sokaklarında.

Tekel işçileri açlık grevinde.

Burjuvazi Tekel işçilerine ve tüm işçilere kölelik yasasını dayatıyor. Sendika yok, gelecek güvencesi yok, 10 ay asgari ücret iki ay ücretsiz izin diyor. Diyor da 2 ayı da ücretsiz çalışmayı dayatıyor, her yeni yılda yeniden işe başlama garantisi yok. Bakın diyor, “milyonlarca insan asgari ücretle çalışmaya hazır”.

Bir insan nedir ki?

Havada uçan bir sinek, yerde bir karınca.

Bir insan nedir ki?

Ama Tekel işçileri direniyor, Ankara sokaklarını işgal ediyor. Burjuvazi, önemsemiyor önceleri, bakıyor iş büyüyor, “iki tokat atarım, kaçarlar” diyor, gaz atıyor, su atıyor, dayak atıyor, kaçmıyor Tekel işçileri kışın soğuğunda havuzlarda kararlılığını gösteriyor.

Burjuvazi, şaşkın, “bırakalım kendi haline çekip giderler, bıkarlar” diyor. Bıkmıyor Tekel işçileri direnişlerine devam ediyor.

Tersine iş büyüyor, tüm Türkiye’nin demokrasi güçleri, Ankara halkıyla ile birlikte Tekel işçileriyle buluşuyor. Tüm sol, Marksist partiler, Tekel işçileri için bir okul oluyor Ankara sokakları.

Burjuvazi bağırıyor, “onlar kim oluyormuş da AKP hükümetini devireceklermiş” diyerek korkusunu dışa vuruyor. Burjuvazi Ankara sokaklarına çıkamaz oluyor.


Oysa ne güzel de Genel Kurmay ile al gülüm ver gülüm oynamak halkı kandırıp mağduru oynamak. ABD, Genel Kurmay Başkanına madalya veriyor, AKP’de zırhlı araba. İşi bir güzel götürürlerken, “bu Tekel işçileri de nereden çıktı” diyerek bozulan dengelere şaşkın şaşkın bakıyor, çözemiyorlar, global, küresel sermayenin, özelleştirmenin neden olduğu yıkımları, bıçağın kemiğe dayandığını.

Tekel işçileri bugün sadece kendi özlük hakları için değil, Türkiye’deki tüm emekçilerin çıkarlarını savunuyor. Tekel direnişi burjuvaziye karşı, gericiliğe karşı burjuvazinin kölelik düzenine karşı, demokrasi için aydınlık bir Türkiye için umut ışığı oluyor. Türkiye’nin demokrasi güçlerinin tüm halkımızın umudu oluyor.

AKP hükümeti, süre isteyerek, yalancı bir umut oluşturmak istiyor. “bu soğuktan bıkarlar, bu umutla memleketlerine giderler” diyor. Tekel işçileri yalancı umutlara kanmıyor. Kıdem tazminatları yatırılıyor hesaplarına, direnişi kırmak için.

Tekel işçileri eyleme başladığında nasıl bir slogan atacağını bile bilmiyor, “Müslüman Müslüman’a bunu yapar mı?” gibi sloganlar atan işçiler, şimdi, “tarlalar, fabrikalar, işleyenin olacak” sloganları atıyor. Bu direnişte Tekel işçileri, havada uçan bir böcek, yerde bir karınca, denizde bir kum tanesi, havada bir yağmur damlası olmadığının farkına varıyor. Tekel işçileri zaten kazanmış olduğu kıdem tazminatları tuzağına düşmüyor.

Tekel işçileri sarı sendikacılığı da sarsıyor, burjuva sendikaları bile tabandan gelen baskı üzerine genel grev ilan ediyor.

Bir insan nedir ki?

Muhteşem, kiliselerin, camilerin yanında,

Bir insan nedir ki?

Avrupa başkentlerini süsleyen Muhteşem devlet binalarının, sarayların yanında?

Ama burjuvazi korkuyor, korkuyor işte. 11 bin Tekel işçisinden korkuyor. Korkuyor koskoca dünya burjuvazisi.

Korkuyor.

Korktuğu için AB parlamentosundan milletvekilleri geliyor Tekel direnişine.

Başta Avrupa olmak üzere ne güzel de, reel sosyalizmi yıktıktan sonra azgınca sömürülerini kabul ettirmişlerdi, ama olmuyor işte bir yerde bir karşı ses çıkıyor, çıkıyor yayılıyor tüm dünyaya.

“Babası gariban bir demirci olduğu için Cumhurbaşkanı yapmıyorlar”, “iktidarda hep Beyaz Türkler vardı”, “iktidarı sivillere vermiyorlar” diyerek yapılan kandırmacalar nasıl da son buluyor. AKP iktidarı, halkı, sivilleri değil de nasıl da burjuvazinin haklarını savunduğu ortaya çıkıyor.

Tekel işçileri gümbür gümbür geliyor, burjuvazi AKP yerine başka iktidar seçeneklerini bile hazırlamaya başlıyor.

Dayan Tekel işçileri dayan, dayandıkça düşünemeyeceğiniz kadar destek arkanızda olacak. Tüm Türkiye sizin arkanızda, tüm dünya emekçi örgütleri sizi destekliyor.

Tekel işçileri, havada uçan bir böcek, yerde bir karınca, denizde bir kum tanesi, havada bir yağmur damlası değiller. İnsanlık hiç de öyle olmadı. Ama birleşemeyen, hakkını aramayan insanlar yıllardır bin yıllardır ezildiler, sömürüldüler.

Dayan Tekel işçileri dayan, burjuvazinin oyunlarını bozmak için çok az kaldı.

Bir insan nedir ki?

Denizde bir kum tanesi, havada bir yağmur damlası.

Bir insan nedir ki?!!!!


Saygılarımla…

İsmet Baytak