24 Ağustos 2009 Pazartesi

“Öteki Olmak”

Ne güzeldi çocukluk günlerim. Annesinin kuzusuydum. Babam soğuk, mesafeli davranıyordu. Ama biliyordum ki babam beni çok seviyordu. Ben babamın geleceğiydim.

Bebeklik yıllarımda “öteki” olduğumu bilmiyordum. Ne zaman sokaktaki komşu çocukları ile tanıştım o zaman “öteki” olduğumu anladım. Hele hele okul yılları benim için tam bir kabus olmuştu.

Tüm, çocukluk yaşamımda, okul yaşamımda hep dışlandım, itildim, kakıldım. Benimle hep alay ettiler. Bense, kendi iç dünyama çekilerek onların baskılarına, alaylarına katlanıyordum.
Onlar, pastaneye, sinemaya gidiyorlardı beni aralarına almıyorlardı.

Üniversite sınavını kazandım, mühendis olacaktım. Ama ben “öteki” olduğum için beni üniversiteye almayacaklar sandım. Kayıt yaptırdım, okula başladım ama hep okuldan kovalanmayı bekledim. Mezun oldum, hep gelip elimden diplomayı geri alacaklarını bekledim.

Üniversiteyi bitirdikten sonra, Ankara emniyet Müdürlüğü 1. şube (siyasi şube) kapısından geri çevrildiğimi hiç unutamam. Kapıdaki nöbetçi polis, “sen fişlisin, ölünceye kadar öyle kalacaksın” demişti.

Ben ötekiydim, hep kapımın çalınıp alınıp götürüleceğini bekledim.

Siz, yanan sobanın başında yazılar yazmamışsınızdır. Ama ben hep öyle yazılar yazdım. Kapı çalındığı anda yazdıklarımı sobaya atacaktım. Yazdıklarımı, binanın dışında yağmur oluklarına saklıyordum.

Bahçede ise gömülü kitaplarım vardı. Yakmaya kıyamamıştım. Bir çok kitabım hala toprak kokar.

Evet ben “öteki”ydim. Çünkü ailemin bana harçlık verecek ekonomik durumu yoktu. Benim hiç yeni ders kitabım, kalemim, boyam olmamıştı. Kıyafetlerim ise ağabeyimden kalma eski püskü idi. Beni kimse yanında görmek istemiyordu.

Sonra büyüdüm, üniversiteye gittim, solcu oldum fişlendim.

Hiçbir resmi kurum, özel sektör beni “sabıkalı” olduğum için işe almadı.

Ben hala öteki olmaya devam ettim, edeceğim de.

Oysa benim “bağımsız” devletim de vardı,

“Öteki” olurken ana dilim olan Türkçe ile konuşuyordum.

Benim gittiğim tüm okullar Türkçe eğitim veriyordu.

Belediye başkanımız da Türk’tü, milletvekillerimiz de.

Cumhurbaşkanımız da, başbakanımızda Türk’tü.

Beni de, arkadaşlarımı da hapse atmışlar, işkence yapmışlardı.

Bana da tüm iş kapıları kapatılmıştı.

Sürücü belgesini bile “sabıkalı” olduğum için zar zor almıştım.

Bizim de arkadaşlarımızı, polis/ jandarma öldürmüştü. Üstelik “jandarma biz sosyalistiz dostuz yalnız biz sana kurtuluşun bizimledir elini uzatsana” dememize karşılık.

“öteki” olmak demek parasız olmak demektir. “öteki” olmak demek işsiz olmak demektir. “öteki” olmak demek, emperyalizm ve yerli işbirlikçileri tarafından sömürülüyor olmak demektir.

“Öteki” olmamak için tüm ezilenlerin, sömürülenlerin emperyalizme, yerli işbirlikçilerine, ağalara, şeyhlere, şıhlara karşı baş kaldırması demektir.

Gerisi ise emperyalizmin bir kandırmacasıdır.

Saygılarımla…