21 Kasım 2008 Cuma

Almanya da işler nasıl?

21.11.2008


Herkesin bildiği gibi Türkiye’de işler hiç de iyi değil de, acaba Almanya’da durum nasıl? Bir de ona bakalım.

Almanya mark’tan euro ya geçtiği anda enflasyon bir günde yüzde yüz artmıştır. Yani vatandaşın 2 markı 1 avro olmasına karşılık vatandaş 1 avroya ancak 1 marklık mal almak durumunda kalmıştır.


1- Almanya’da yaşam çok pahalıdır. Örneğin bir öğle yemeği 7-8 avro ya patlar. En ucuzu döner ekmektir o da 3,5 avro filandır, bir bardak sallama çay, bir şise su-soda, kahve 3.5-4 avrodur. Karpuzun kilosu (Türkiye de 25-30 kuruş iken) 2 avrodur. Almanya da kavun karpuz pahalı olduğu için ancak dilimlerle satın alınabilinir. Elma, portakal vs. de pahalı olduğu için ancak tane ile alınır. (zenginler hariç) bir duble rakı, bizim tekimiz kadardır 5 avrodur.


2- Almanya’da, emeklilik yaşı 60-65 olduğu için bir ailenin çocuğuna bakacak, yenge, teyze, anneanne, babaanne vs. yoktur. Bu yüzden çocuğa bakıcı tutmak gereklidir. O da aylık en az 300-400 avrodur. Bu nedenle insanlar çocuk yapamaz konumdadır. Doğanın kendini sürdürmek için üreme kuralı bile Almanya’da sona ermek üzeredir. Yani Almanya da doğanın en temel yasası bile sınırlarına ulaşmıştır.


3- 40-45 metrekalik bir ev 100-200 bin avrodur. Bu yüzden çalışanların tamamına yakını kiracıdır. Kiralar 400-500 avro civarındadır.


4- Bir ailede bir kişi çalışarak Türkiye deki gibi 4-5 kişiye değil iki kişiye bile bakamaz. Bir çalışan 1500 avro civarında maaş alırken, su günlerde birçok türk ve alman işsiz kaldıkları için 1000 avro işsizlik parası alırken bu rakam son aylarda 600-700 avroya düşmüştür.


5- Almanya da sosyal/politik yaşam nasıldır? Hemen hemen hiç yoktur. Çünkü bir alman, sabah saat 5-6 da kalkar, akşam 5-6 da eve gelir, 9-10 da uyur. Bakkallar çakallar 5-6 da kapanır. Büyük marketlerin kapanış saatleri 8 dir. Ancak metrolarda açık büfe bulunabilinir. Gazete ve kitabı ancak metroda filan okur. Alman proleteri için bir tek cumartesi günü vardır. Çıkar, gezer, sinema, tiyatro, toplantı vs.ye gider. Pazar gününü evde dinlenerek geçirir. Alman burjuvazisi yoğun emek sömürüsünü en yoğun olarak kullanır. Örneğin alman televizyonlarında erotik filmler ancak Cuma ve cumartesi akşamları gösterilir. Mesai günlerinde verimlerinin düşmemesi sağlanır böylece! bu 65 yaşına kadar böyle sürer


6- Almanya’da çalışma koşulları da çok kötüdür. Genellikle doğal olmayan ortamlarda çalışılır. Metrolar da karanlık labirentler gibidir.


7- Almanya sözde 16 eyaletten meydana gelmiştir. Ama bu eyaletler göstermeliktir. Tüm eyaletler tamamiyle merkezi alman militarizmine bağlıdır. Bugün Almanya da gerçekten hala iki eyalet vardır. Batı ve doğu. Alman militarizmi birleşmenin kaç yıl geçmesine karşılık doğuya yatırım yapmaz. Doğu batının zencileridir. Berlin i hiç bilmeden gezseniz bile hangi tarafın doğu hangi tarafın batı olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz.


8- Almanya da basın nasıldır? Türkiye den de kötü. Almanya da iki büyük medya kuruluşu vardır. Biri Bild, diğeri de kisker (Almancam olmadığı için medya isimlerini yanlış yazdığımı biliyorum) bunlar alman şovenizmi ve alman hükümeti ile birlikte güzelce anlaşırlar. Peki bu basın kuruluşları özgür haber yapabilir mi? Ne gezer! Bir gazeteci bu basın kuruluşlarından birine işe girdiğinde önüne bir sözleşme konur. Sözleşmede işe giren gazeteci İsrail aleyhine haber yapmamayı taahhüt etmek durumunda kalır aksi halde işe giremez. Eğer işe girdikten sonra İsrail aleyhine haber yaparsa, tazminatsız filan kapı dışarı edilir. İş sadece bununla kalsa yine iyi. 11 eylül saldırılarından sonra sözleşmeye ABD aleyhine haber yapılmayacak maddesi de ilave edilmiştir. Bilmem siz böyle özgür! bir basını başka ülkelerde tanıyor musunuz?


9- İktidara gelen parti kendi iç ve dış politikasını uygular değil mi? Ne gezer orası Türkiye değil ki! Almanya’da iktidara kim gelirse gelsin ülke yönetimini alman devleti belirler. Almanya’da krallık olmadığı için bu işi kraliyet ailesi belirleyemez, hani Goobels’in propaganda bakanlığı vardı, onun şimdiki adı, alman politikasını Almanlara anlatma ve onu kabul ettirme müsteşarlığı gibi bir şey, doğrudan başbakanlığa bağlı bir müsteşarlık (bunun ismini yine almanca bilmediğim için yazamadım, Almanya’daki arkadaşlar biliyordur sanırım) şimdi bu müsteşarlık ne yapar? 100 den fazla ülkede adamları çalışmaktadır. Müsteşarlık 24 saat mesai yapar. Dünyada önemli neler olmuş, Almanya’yı ilgilendiren ne tür gelişmeler olmuş hepsi müsteşarlığı aktarılır. Müsteşarlıkta durum değerlendirilmesi yapılır. Sabah saat 5-6 gibi müsteşar gelişmelerin dosyasını eline alır bizzat başbakan ile görüşmeye gider. (diğer bir dosya da elden cumhurbaşkanına iletilir) müsteşar dünyadaki gelişmeleri bizzat başbakana anlatır ve alman devletinin tavrının ne olması gerektiğini başbakana bilgilendirir! Gerektiğinde müsteşar bakanlar kurulu toplantısında bakanları bilgilendirir!


10- Cem Özdemir aynen şunları söylemiştir, biz yeşiller partisi olarak sosyalist bir görüşümüz vardı. Fakat bugün Afganistan a asker göndermek durumunda kaldık (o zaman yeşiller partisi koalisyon ortağı idi) muhalefette iken söylediklerimizi iktidara gelince gerçekleştiremiyoruz. Bakın şimdi demokratik sol parti ( o yıllarda yeşillerini en büyük alternatifi olmuştu. Şimdi nasıl acaba) onlarda Berlinde yerel hükümette koalisyon ortağı oldular onları da göreceğiz bakalım” demişti.


Sanırım yazı uzadı,

Eğer meraklısı varsa;
1- Berlin neden tekrar başkent oldu?
2- Almanlar nasıl Yahudi soykırımını kabul etti?
3- Berlin eyaletinin sembolü olan “ayı”nın tacı ne oldu?
4- Neden her partinin bir de vakfı var?
5- Almanyada, devlet katında neden ABD karşıtlığı zirve yapıyor?
6- Almanya da sağlık hizmetleri ücretsiz mi?
7- Üçüncü kuşak olan, yeşiller partisinin gencilik örgütü yöneticisi, yarım yamalak Türkçesiyle, ben Alman değil türküm diyor?
8- Berlin de multi-kilti radyosu neyi savunuyor?

Not: Almanya olarak söz edilen Berlin ağırlıklıdır. Ayrıca bu ekonomik vb. değerlendirmeler kriz öncesi, 2002 yılı filandır.

Saygılarımla…

İsmet baytak