22 Ocak 2009 Perşembe

“Ezberim Bozuldu”

Bize hep derlerdi; “sizin ezberiniz yanlış, bu bildiğiniz ezberi bozacağız” diyorlardı.

Kim diyordu? Örneğin, Baskın Oran, Dev-Yol kökenli olmayan öz ÖDP’li Ufuk Uras, TKP dönmesi Aydın Engin.

İnanmıyordum. Ama son gelişmeler sonrası anladım ki, kesinlikle benim ezberim yanlışmış!

Örneğin ben sanıyordum ki;

Siz uyuyorsunuz. Saat sabahın 04-05’i filan kapı çalınıyor.

Siz kapıyı postacı çaldı diye düşünüyorsanız ülkede demokrasi var.

Siz uyuyorsunuz. Saat sabahın 04-05’i filan kapı çalınıyor.

Siz kapıyı polis çaldı diye düşünüyorsanız ülkede faşizm var.

Bize böyle öğretmişlerdi. Ama gerçekten böyle değilmiş.

Neymiş?

Siz uyuyorsunuz. Saat sabahın 04-05’i filan kapı çalınıyor.

Siz kapıyı postacı çaldı diye düşünüyorsanız ülkede faşizm var.

Siz uyuyorsunuz. Saat sabahın 04-05’i filan kapı çalınıyor.

Siz kapıyı polis çaldı diye düşünüyorsanız ülkede demokrasi var.

Şimdi kapı çalındı, siz sevine sevine gittiğiniz, kapıyı açtınız bir baktınız karşınızda polis var. Bu durumda, “aaa polis geldi” demeyeceksiniz. Bu durumda kapıyı açtınız karşınızda polis var, “aaa demokrasi geldi” demelisiniz. (Bakınız Irak’a bile demokrasi nasıl geliyor.)

Şimdi siz gazete çıkarıyorsunuz, taşra baskılarını bitirdiniz. Merkez baskılara başladınız, bir baktınız karşınıza demokrasi gelmiş. Demokrasi sizin başyazarınızı, genel yayın yönetmeninizi “koruma” altına almış. Demokrasi “devam edin devam edin” diyor da bir yandan da basılan gazeteleri okuyor. “burada cümle düşüklüğü var” diyor at kuyruklu, küpeli bir polis. Dikkatlice bakıyorsunuz, adam haklı. Ama baskı devam ediyor artık düzeltme şansınız yok. İçinizden, “keşke demokrasi daha önce gelseydi de bu hatayı düzelseydik” diye düşünüyorsunuz.

Eskiden böyle miydi canım? Şimdi biz girmişik sınava, 12 Eylül öncesi günleri falan. Sınıfın bir sırasında biz bir sırasında polis oturuyor. Siz bakıyorsunuz sorular kazık. Ne yapayım diye düşünüyorsunuz, polis ile göz göze geliyorsunuz. Ama şimdiki gibi polisler bilinçli değil ki, ne bilsin termodinamiki, size hiçbir faydası olmuyor tabi. Siz kopya çekmeye filan kalkıyorsunuz. Ama polis hemen, “bu kopya çekiyor” diyerek sizi hocaya ispiyonluyor.

Her iki örneğe bakarsak demokrasi gelmiş mi, gelmemiş mi?

Şimdi Kanaltürk yayın yapıyor. Stüdyo hariç bütün odalarda maliye denetmenleri araştırma! yapıyor. Şimdi ART çalışanlar gelmiş içeri giremiyor. ART binasına demokrasi gelmiş, sizin televizyon göz altına alınmış. Sizi kapıda bekletiyorlar. Onlar da canlı yayın ekibi ile sokakta yayın yapmaya çalışıyor. Durumdan spiker pek memnun, “ohh ne güzel, haber yazmak yok, haber okumak yok. İstediğin gibi konuş” diyor.

Eskiden böyle miydi canım? darbe yapan komutanlar, en gıcır üniformaları ile geliyor, herkesi kovalayıp kameraların karşısına geçip, “sevgili hemşehrilerim, netekim” filan diyorlardı.

Biz, mücadelemiz siyasi iktidara karşı, AB-D emperyalizme karşı falan diyorduk. Bakın bu ezberimiz de yanlışmış.

Doğru olan ne imiş? Arkana başta AB-D ve siyasi iktidarı alarak ezber bozmak gerekiyormuş. Yani, siyasi iktidara karşı, AB-D’ye karşı miting yapanlara “darbeci” demek gerekiyormuş.

Aydın Engin Cumhuriyet Mitingleri için, “Almanya’daki gibi faşizmin ayak seslerini duyuyorum” demişti. Şimdi bazı ezberi bozulmamış birileri de çıkar, demokrasiyi savunmak adına, grev, boykot miting filan yaparsa hapı yuttuk demektir. O zaman demokrasi filan da kalmaz artık ülkemizde.

Bakınız bize nasıl yanlış ezber öğretmişler: şimdi siz bir yazar, gazeteci, sanatçı filansınız. Ne düşünüyorsanız çizebilip, yazabiliyorsanız ülkede demokrasi var sanıyorduk.

Ama bakın bu da yanlışmış?

Demokrasilerde, siz yazar, sanatçı, gazeteci filansınız. Aklınıza geldiğini çizip, yazarsanız, sabah saat 04-05’de kapınız çalınıp demokrasi gelecek diye düşünüp ona göre kendinize oto sansür uyguluyorsanız, demokrasi var demekmiş. Öğrenmiş olduk!!!

Evet ezberimizin bozulması gerekiyormuş. Ne diyelim sağ olsun bizim ezberimizi bozan, Baskın Oran, Dev-Yol kökenli olmayan öz ÖDP’li Ufuk Uras, TKP dönmesi Aydın Engin, Altan kardeşler, Etyiyenler’e filan.

Saygılarımla…