17 Ocak 2008 Perşembe

‘HASTA ADAM’ TÜRKİYE

1 NİSAN 1995

Osmanlı İmparatorluğunun son günleri,imparatorluğa bağlı tüm ülkeler ayaklanmış, ülke ekonomisi batmış, Avrupa ülkelerinde imparatorluğu paylaşım pazarlıkları yapılıyor. Tüm dünya Osmanlı İmparatorluğunu ‘hasta adama benzetiyor’.

Osmanlı İmparatorluğu Atatürk Cumhuriyetinle toparlanıyor. Gelişen saygın bir ülke konumuna giriyor. Fakat DP hükümeti ile birlikte NATO’ya giren Türkiye, ulusal bağımsızlığını yitirerek ABD’nin egemenlik adına giriyor. Ve tekrar geri sayım başlıyor.

Avrupa Gümrük Birliğine girmeye hazırlandığımız, içinde bulunduğumuz günlerde yine Avrupa ülkelerinde ‘Hasta Adam’ dan’ söz edilmeye başlanıyor. Ülkenin Güney-Doğusun da ki savaş sürüyor, bunun üstüne bir de Alevi’lere yönelik saldırılar sonucu protestolar başlıyor. Bu durumu parçalanan Osmanlı İmparatorluğunun son günlerine benzetiyorlar.

Bu noktaya gelmemizin nedeni bir takım karanlık güçlerin devleti, politikacılardan, ‘yıkıcılardan’, ‘bölücülerden’ korumaya çalışmaları neden oluyor.

Ülkemiz Türk’ü ile Kürt’ü ile Alevi’siyle, diğer etnik ve dini gurupları ile bir bütündür, dosttur. Bu dostluğu bozarak, ülkeyi bir anarşi ortamına götürüp, demokratikleşmenin önüne geçmeye çalışan militarist unsurlar hepimizin ortak düşmanıdır.

Türkiye’nin çözülemeyecek büyük sorunları yoktur. En büyük sorun militaristlerin demokratikleşmeyi engelleyerek erki muhafaza etmeye çalışmaları ve hükümetin gelişen bu olaylara engel olmak yerine onların peşine takılmalarıdır.

Alevi’lere yönelik kontur-gerilla oyunları tutmuyor, karşı tepkiler kontur-gerillacıların yerlerinden edecek boyutlara varıyor.

Ülke dışı ve içinde itibar yitiren devlet, karşı çıkışla güç gösterisine girişiyor. 35 bin kişinin katıldığı Kuzey Irak’a ‘Çelik Harekatı’ başlatıyor.

Ülkemizi serüvenci politikalar kurtaramaz. ‘Çelik Harekatı’ operasyonu hiçbir sorunu çözemez. Tersine bu operasyon, trilyonlarca para, can kayıpları ve ABD çıkarları adına komşu ülkelerle savaş ortamına girmemize neden oluyor.

Türk’ü ,Kürt’ü, Alevi’si ile tüm sorumlarımızın şiddet dışında barışçı yöntemlerle çözmeliyiz. Bu tüm insanlarımızın güvenliği , rahatı için zorunludur. Aksi halde hepimiz büyük acılar ve zorluklar içinde yaşamaya devam edeceğiz.

Ülkemizin gücünü halktan alan, halka güven veren, güçlü, tutarlı, sivil, ulusal politikaları savunan bir hükümete gereksinim var. Bunun için halkımız oy verdiği partilerin durumunu göz önüne almalı, sorunları savaşla çözmek isteyenlere itibar etmemelidir.
1 NİSAN 1995

Hiç yorum yok: