17 Ocak 2008 Perşembe

KİŞİ DEĞİL DÜŞÜNCE

15 ŞUBAT 1994

Yerel seçimlerin yaklaşmakta olduğu günümüzde, bütün ‘büyük’ partilerde bir kriz yaşanıyor. Adaylar kendi partilerinin adını kullanmaktan özenle kaçınıyor. Hemen hepsi kendilerinin ‘başka, iyi, dürüst, şefkat, katılımcı, işbilir vb.’ olduğunu söylüyor. Hiçbir aday kendi partisini öne çıkarmıyor, çıkaramıyor.

Seçimlere 15 parti katılıyor. Seçimlere çok partinin katılması demokrasi açısından sevindirici bir olay. Artık büyük parti olayı sona eriyor. % 20 leri aşan parti pek yok. Çok partili koalisyon hükümetleri kaçınılmaz görünüyor. Toplumun değişik kesimlerinin istemlerine yanıt verecek,uzlaşmanın egemen olduğu koalisyon hükümetleri demokrasinin gelişmesine büyük katkıları olacak.Tek partili, tek liderli demokrasi döneminin kapanması bunun yerine çok sesli hükümetlerin kurulmasını bir takım demokrasi karşıtı güçlerinin karşı çıkmasına da hazırlıklı olmamız gerekiyor.

Adaylar seçilmeleri durumunda partilerini dışlayarak başarılı olabilecekler mi? Geniş yetkilerle donatılmış başkanlık sisteminin olduğu belediyeler yasası ile, katılımcılık, şeffaflık, dürüstlük vb konularda ne kadar samimi olursa olsun seçilen her belediye başkanının bunları bir kenara attığını hep gördük. Belediyeler yasası değiştirilmeden, başkanların seçildikleri partilerle denetimi kurulmadan bu durumun değişmesini beklememek gerekir.

Seçimler yaklaştıkça RP’ nin ‘yükselişi’ en çok tartışılan konu oluyor. RP’sinin tepki olaylarını topladığı bilinen bir gerçek. Ülkemiz sosyalist solunun dağıldığı dönemde, yolunu şaşıran sosyal demokrat partilerin sağ konumla düşmesi meydanı RP’sine bıraktı. Fakat 27 Mart seçimleri ile birlikte SBP’sinin seçimlere, ülkenin hemen her yerinden geniş sol birlikler kurarak, Birleşik Sosyalist alternatifi oluşturarak girmesi solda büyük bir toparlanmayı da beraberinde getiriyor.

Türkiye solu yükseliş aşamasında buluyor. Sosyalist solun toparlanması ülkemizde sosyal demokratların da toparlanması beraberinde getiriyor .RP’sine yönelen tepki olayları bu anlamda gerçek yerini bulacak fakat devlet içinde yuvalanmış, ABD-Suidi destekli, şeriat yuvası haline gelmiş İmam Hatip Liseleri, Kuran kursları yurtlar gerçek anlamda düzenlenemezse bugün ve gelecek açısından kaygılı olmamız gerekiyor. Din devletten tamamen ayrılarak özerk bir yapıya kavuşturulmalı ve din ile politika birbirinden tamamen ayrılmalıdır.
Sonuç olarak büyük partilerin yerini bir çok partiler alırken, kişi eğilimlerini, bireysel çıkar peşinde koşanları bir kenara bırakarak insanlar kendi düşüncelerine en yakın olan partilere oy vermeliler ve oyum boşa gidecek anlayışını terk etmelidirler.
15 ŞUBAT 1994

Hiç yorum yok: