17 Ocak 2008 Perşembe

MEDYA

21 haziran 1999


Kermesin 6. günü medya paneli vardı. İç politikada medya, dış politikada medya, sporda medya, medyada medya gibi konularda tanınmış yazarlar görüşlerini bildirdi.

Fakat burada bir de yerel politikada medya konusu olması gerekirdi. Çünkü gerçek haberciler yerel basın mensuplarıdır.

Bugün gazeteler artık promasyon vermekten vazgeçti. Gazeteler artık alınan yoğurdun, maydanozun, tabak-çanağın yanında promasyon olarak verilir oldu.

Gazete bayine giren kişi ‘ne veriliyor’ diye soruyor. Beğendiği tabak varsa örneğin 12 tane birden alıyor. Yanında da promasyon olarak12 tane o gazeteden veriliyor.

Gazete patronları da bizim trajımız şu kadar diyor. Bir kişi aynı gazeteyi 12 defa okur mu?

Günümüzde medya ve basını birbirinden ayırmamız gerekir. Medya bir takım çıkar çevrelerinin elinde silaha dönüştü. Medya patronu elinde gazete veya televizyonu, ucuz kredi, teşvik, ihale, özelleştirmeden pay kapmak vb. çıkarlar için kullanır oldu. Medya patronları başka iş alanlarında ‘iş adamı’ oldu.

Habercilik de yerel basına kaldı.

Medyada çalışan köşe yazarları, haberciler, yorumcular da, bir merkezden aldıkları haberleri yapmaya, yorumlamaya ve halkı bu yönde yönlendirir oldular. Karşılığında ise dolarla maaş aldılar ve alıyorlar.

Örneğin ülkede bir krizden söz ediliyor. Kriz için alınacak önlemler tartışılıyor. Bu önlemlere baktığımızda çalışanlara, dar gelirlilere yönelik bir çalışma yok. Çalışmalar hep büyük tekellerin kurtarılmasına yönelik. Binlerce dolar maaş alan bir kişi asgari ücretle bile iş bulamayan bir vatandaşın hakkını zaten savunur mu?

Bu yüzden aynı anlama gelen medya ve basını ayırmamız gerekiyor. Medya dediğimiz zaman, devletten arpalanan, devlet malını yiyip içen ve çark içinde yer alanların yüksek maaşlar aldığı bir kurum olarak anlamamız gerekiyor. Bu kurum içinde yer alanlar bolluk ve refah içinde halkın sıkıntılarından uzak bir yaşam sürerler.

Basın dediğimiz zaman, hertür olumsuz koşularda bile haber yapmak için uğraşan, emekçi halkın çıkarlarını savunan bunun için gerekirse en güç koşulları bile kabullenen, basını kendisine çıkar sağlayacak bir silah olarak görmeyen ve halkla beraber aynı sıkıntıları yaşayan bir yapı olarak anlamamız gerekiyor.

Herkesin ekonomik olarak güç koşullar yaşadığı günümüzde kim kimi savunuyor, iyi bilmemiz gerekiyor.

21 haziran 1999

Hiç yorum yok: