19 Ocak 2008 Cumartesi

SEÇİMLER

10 AĞUSTOS 1998
Genel ve yerel seçimlerin 1999 yılı Nisan ayında yapılması kararlaştırıldı. Mecliste yeniden seçilemeyecek veya %10 barajını aşamayacak milletvekili ve partiler genel seçimleri öne alan bu kararı değiştirmek için yoğun çalışma içine girdiler bile.

Türkiye içinde bulunduğu ekonomik kriz içinde kıvranır, orta ölçekteki birçok firma iflası yaşarken, bu seçim sistemi ile değişen birşey olmayacağı da bilinmeyen bir gerçek değil. Bu koşullarda yapılan bir seçimde bu meclis yapısında ciddi bir değişiklik beklenmiyor.

Oysa ülkenin ciddi değişimlere gereksinimi var. Ülke, Çiller, Erbakan, Yılmaz, Baykal, Ecevit çıkmazını aşmak istiyor. Uzun erimli politika yapanlar, önce politikanın kirlenmesi için, statükocu Demirel'i Cumhurbaşkanı, Amerikancı Çiller'i DYP Genel Başkanı, MHP'ci Mesut Yılmaz'ı ANAP Genel Başkanı ve hizipçi Baykal'ı CHP Genel Başkanı yaptılar. Bu hesabı yapanlar politikanın, TBMM'nin önünü kapatarak, halkın demokrasiden umudunu daha baştan kesmiş oldular.

Bu oyun oynanmamalıdır. Egemen güçlerin demokrasiyi askıya alma girişimlerine karşı çıkılmalı ve bu oyun bozulmalıdır.

Bugün, TBMM'de halkın çıkarlarını savunacak, halka ve ülkeye güven verecek bir yapı yoktur ve yarın bu koşullarda yapılacak bir seçimlerde de bu yapı oluşmayacaktır. Politikacılar kendi yandaşlarına çıkar sağlamak dışında hiçbir şey yapmamaktalar ve yapmayacaklardır. Seçimler sadece, devlet kasasından ceblerini dolduranları değiştirecek, yeni isimler köşe dönecektir.

Tüm bu olumsuz koşullara karşın yapılacak şey öncelikle bu seçim yasasının değiştirerek, ülke ve yerel barajları kaldırarak halkın oy verdiği tüm partileri ve bağımsız adaylara meclisin önünü açmak olmalıdır. Bu durum en azından halkın meclise olan güvenini yeniden sağlayacak ve halkın her kesiminin temsili ve mecliste görüşlerinin savunulmasını sağlayacaktır.

Aksi halde yapılacak ilk seçimlerde FP ve DYP'nin koalisyon hükümeti gündeme gelecek ya da meclis dışı güçlerle azınlık koalisyonu kurulacak ve TBMM'den umudunu yitirmiş halka demokratik olmayan seçenekler sunulacaktır.

GENEL AF
Rahşan Ecevit'in ortaya attığı af konusu değişik çevrelerden tepkiler almaya devam ediyor. Herkes affı kendi çıkarları doğrultusunda savunuyor veya karşı çıkıyor. Medya ise af konusunda timsah gözyaşları dökmeye başladı bile. Her konuda olduğu gibi bu konuda da oynanan oyun çok açık. Affın kamuoyuna mal olarak genel bir kampanyaya dönüşmemesi. Medya bunu engellemek için kafa karıştırmaya başladı ve başarısını da görmemek mümkün değil.

Düzenin suçlu ürettiği bir toplumda affı savunmamak elbette demokratlıkla bağdaşmaz. Türkiye, geçmiş yaralarını sarmak ve vatandaşlarıyla yeniden barışmak istiyorsa, sınırsız, koşulsuz ve her alanda bir af çıkarmak zorundadır.

Cezaevinde her ne koşulda yatan olursa olsun tamamının serbest bırakılması, sicil , öğrenci, Bağ-Kur, SSK, Vergi, imar vb konularda genel ve sınırsız af çıkmalı ve Anayasa ve ceza yasası, günümüz koşullarına göre yeniden düzenlenmelidir. Medyanın kafa karıştırmalarına karşı halkımızın savunması gerekenler bunlardır.

Bazı kurum ve kişiler af da sınır getirmek istemektedirler. Örneğin devleti dolandıranlar, faili meçhul cinayetlere karışanlar, işkence yapanlar vb. suçların af kapsamı dışında bırakılmasını istemektedirler. Oysa bunlar zaten cezaevinde değillerdir. Af da sınır getirmek affı savunulamaz hale getirmektir.

Ne suç işlerse işlesin, herkesin yaşamına bir şans daha verilmesi gerektiğine inanıyor ve toplumu daha insalcıl duygularla davranması gerektiğine inanıyorum.
10 AĞUSTOS 1998

Hiç yorum yok: