19 Ocak 2008 Cumartesi

Marksistler ve Atatürk

13 KASIM 2000

Osmanlı Devletinin son egemenleri, kendi saltanatlarının devamı ve çıkarları için tüm ülkeyi emperyalistlere peşkeş çekmesinden ve ülkenin birçok kesimi emperyalist güçler tarafından işgale uğramasından sonra yurdun dörtbir yanından işgalci güçlere karşı direniş hareketi başladı.

Emperyalistlerle işbirliği yapan vatan düşmanı Osmanlı kalıntılarının suçlu ilan edip dağ-tepe aradığı efeler ilk direnişi başlatarak, Yunan ordusunun Ege'de ilerleyişini durdurmuşlar ve 'Çerkes Ethem' komutasında birleşerek, sivil bir direniş ordusu örgütlemişlerdir. Bu yapı Ege'de Yunan ilerleyişini durdurduğu gibi, ülke içindeki birçok yobaz ayaklanmaları da bastırarak, Ankara Hükümetinin güvenliğini de sağlamışlardır. Tüm tarih kitapları böyle yazar.

Rus devriminden etkilenen Çerkes Ethem'in 'Yeşil Ordusu' ülkenin kurtuluşuna sayısız katkılar sağladıktan sonra, Atatürk'ün tek başlı, tek ordulu, tek merkezli Ankara Hükümeti kararından sonra, bir tek kurşun sıkmayarak ya dağılmış ya da Atatürk birliklerine katılmışlardır. Çerkes Ethem ise hayatını kurtarmak için Yunanistan üzerinden Avrupa'ya sığınmıştır.

Anadolu'daki efeler dışında Avrupa'da eğitim görmüş, Marksist olmuş komünistler, sayıları yüzbinleri bulan Osmanlı-Rus savaşında Rus'ların eline geçen esirlerin devrimle birlikte serbest bırakılmasından sonra bu esirler, devrimden etkilenerek ya Kızılordu saflarına katılmışlar ya da ülkeye gelerek işgalci güçlere karşı savaşmışlardır.

İstanbul'da kurulmuş olan komünist örgütler, düşmanın elinden cephane ve silah çalarak Ankara hükümetine göndermesi ve Lenin Başkanlığındaki Sovyetler Birliğinin Ankara hükümetine ciddi silah ve para yardımları da tarih kitaplarında yer alan gerçeklerdir.
Mustafa Kemal Atatürk, ülkenin bağımsızlığını ve egemenliğini sağlamış, bunun için dünya emperyalist güçlerine karşı savaşmış ulusal bir kahramandır. Bunu SSCB arşivleri de, Türk marksist arşivleri de böyle yazar.

Türk marksistleri Atatürk'ü baştan beri desteklemişler ve emperyalist işgalcilere karşı aynı cephe içinde savaşmışlardır. Atatürk ile ters düştükleri konu ise ülkenin kapitalist kalkınma yolunun seçilmesi olmuştur. Bu ayrı bir yazı konusudur.

Bugün de marksistler ülkenin egemenliği için çağdaş bir yaşam için karanlık, örümcek kafalılara karşı Atatürk ilke ve devrimlerini savunmaktadırlar.

Fakat günümüzde Atatürk'e olan kin ve düşmanlıklarını kusmak isteyen bir takım örümcek kafalı kişiler sahte Atatürkçüleri örnek göstererek 'Ben Atatürkçü değilim' demek cesaretini gösteriyorlar. Fakat Atatürk nasıl onların tarihin çöplüğüne gömdüyse bu artıkların da tarihin çöplüğüne gömülmeleri yakındır.

Kimse tarihin ilerleyişini durduramaz. 'Kimse nehirdeki aynı suda ikinci defa yıkanamaz'.

Atatürk'ü ölümünün 62. yıldönümünde saygıyla anıyorum.

Saygılarımla...

13 KASIM 2000

Hiç yorum yok: