29 Ekim 2007 Pazartesi

BAYKAL KİMİN ADAMI?

Genel seçimlerde, Cumhuriyet Mitinglerinin getirdiği moralle giren, ayrıca DSP ile seçim işbirliği yapılması ve SHP’nin de seçimlere katılmayacak olması nedeniyle oluşan olumlu hava, seçim sonuçları açıklanmasıyla, bir hayal kırıklığına, Baykal ve ekibine yönelik bir tepkiye dönüştü.

Herkes artık Baykal’ın çekilmesi konusunda görüş birliği içindeydi. Hikmet Çetin ve Mustafa Sarıgül hemen ortaya sürüldü. Her ikisinin de ABD ile ilişkileri ve politikaları bilindiği için, Baykal’a yönelik tepkiler hemen törpülendi. Hatta, “Baykal derhal istifa etsin” diyenler en çok Baykal’a sarılanlar oldu.

Bilindiği gibi seçimler öncesi Baykal’a büyük tepki vardı. Herkes “Baykal’a rağmen, oyumu CHP’ye vereceğim” diyordu.

Nasıl oluyor da Baykal sevilmediği halde CHP’yi krallık gibi yönetiyor.

“Ayak oyunlarını çok iyi biliyor” deniliyor. Kendine karşı olan il-ilçe yönetimlerini görevden alıyor, muhalifleri ihraç ediyor, aday göstermeyerek ekarte ediyor vs.

Bunları bilmekle bir parti bu kadar süre elinde tutulur mu? Türkiye bir muz cumhuriyeti mi? Bu ayak oyunlarını bilmeyen mi var? Üyelerin 3/2 sini ihraç et örgüt yönetimini elinde tut. Buna demokratik kamuoyu izin verir mi? Baykal’a veriyor.

Baykal istediğini yapıyor, demokratik kitle örgütlerinden, medyadan hiç tepki yok. Yasalar hep Baykal’ı haklı görüyor.

Neden?
Çünkü Baykal’ın arkasında ABD var.

ABD’nin Baykal ile yaptığı pazarlık çok kısa ve basit, “PASİF MUHALEFET” yani hem iktidarı hedeflemeyecek hem de kitleleri sokağa dökmeyecek. Bu anlaşmaya uyduğu sürece de, CHP yönetiminde kalması için kimse Baykal’a engel çıkarmayacak.

Bazı karşı sesler hemen gelecek, “1 Mart Tezkeresi”. Ne yapsaydı yani tezkereye evet mi deseydi? Bunu ne kendi gurubuna ne parti tabanına anlatabilirdi. Ayrıca ABD parti ve kişileri 1 defalık kullanıp atmaya kalksaydı bugün dünyada ABD’ci kimse kalmazdı.

BAYKAL’IN YANLIŞLARI:
1- Pasif muhalefet yapmak. Emperyalistlerin ve egemenlerin en korktuğu eylem, halk hareketleridir. Bunu engellemek Baykal’ın görevidir ve yıllardır bunu başarılı bir şekilde yürütmektedir. CHP Baykal yönetiminde, hiçbir konuda halkı alanlara çağırmamıştır. Şimdi anayasa değişikliği gündemdedir ve Baykal’ın programlarında halk hareketleri yoktur. Cumhuriyet mitinglerinde bile o misafirdir.
2- ABD’den aldığı talimatla, Recep Tayip Erdoğan’ın yasağını kaldırmış, yasalara rağmen onun milletvekili ve başbakan olmasını sağlamıştır.
3- 22 Temmuz seçimlerinde DSP ile ciddi bir seçim ittifakına girmemiş sadece DSP merkez yöneticisi olan 13 kişiye milletvekilliği güvencesi vermiş, diğer bölgelerde seçilme şansının çok az olduğu sıralara bile DSP’lileri aday göstermeyerek DSP’lileri seçim çalışmaları dışında tutması becerisini göstermiştir.
4- CHP-DSP seçim işbirliği görüşmeleri sırasında, tabanın, Cumhuriyet Mitinglerinin verdiği moralle CHP tek başına iktidar olacak beklentisine karşılık, CHP yöneticilerinin, “oy oranımız artacak ama milletvekili sayımız düşecek, bu yüzden DSP’ye ancak bu kadar sayıda milletvekilliği verebiliriz” söylemleri ve bunun gerçekleşmesi.
5- CHP miting yapmayı düşünmüyordu. O günkü açıklamalarda, “havalar sıcak olacak. Bu yüzden biz miting yerine gece konserleri düzenleyeceğiz. Baykal konserlerde kürsüye çıkarak halkı selamlayacak” diyorlardı. Seçim çalışmaları başladı. AKP TOKİ mitingleri yapıyor, CHP’den ses yok. Gelen tepkiler üzerine CHP mitinglere başlıyor. “Şeriat geliyor” diyen CHP tüm Türkiye’yi ayağa kaldıracağı yerde ancak AKP’nin yarısı kadar miting yapıyor. Bunların içinde de ne hikmetse Ankara, İstanbul, İzmir yok.
6- CHP paralarını seçim çalışmalarına değil parti binasına harcıyor. Parti Genel Merkezi 27 trilyona mal oluyor. Ayrıca seçimlere az bir süre kala “beyefendi” makam arabasını yeniliyor. İktidarı hedefleyen bir parti bunları yapar mı?
7- Seçimlerde Baykal’ın ağzından hiç ABD kelimesi çıkmadı. Halkın %92 sinin karşı olduğu ABD ve onun Irak’ta yaptıkları hiç politik malzeme konusu olmadı. Çünkü ABD kendisinin seçimlerde kullanılmasını yasaklamıştı. Bunu ABD büyükelçisi açıkça tüm partileri tehdit ederek basına açıklamıştı.
8- CHP’nin bir ekonomik programı yoktu.
9- CHP’nin bir güney-doğu programı yoktu.
10- Halkın karşısına çıkacak yüzü olmayan AKP ancak TOKİ mitingleri ile kalabalık toplayabildi, devletin her tür olanağını kullanarak. CHP buna pek ses çıkarmadı.
Başta AB-D olmak üzere, tüm mandacı aydınlar, AKP’li gazeteciler, 2. cumhuriyetçiler bir propaganda masası oluşturarak sayısız yalan haber, bilgi, belge hazırlayarak halkı yanıltılar;
- CHP’yi sosyalist enternasyonel’den atmaya kalktılar
- Emperyalizme göbeğinden bağımlı ülkemizin tüm suçunu, AB-D’yi yok sayarak Kemalizme yüklediler.
- Cumhuriyet Mitinglerini darbecilerin örgütlediği yalanını yaydılar.
- Nokta Dergisi darbe günlüğü yayınladılar.
- General Özkök’e darbe söylentileri yayıldı.
- En önemlilerden birisi ise, sahte anketlerle halk yönlendirildi.
Bunlara benzer sayısız yalan haber üretilip, insanlar suçlandı, kitleler yönlendirildi. CHP bunlara karşı bir kampanya yürütmedi.
11- En önemlisi ise, seçim sonuçlarında hile olduğu iddiasını hiç ciddiye almadı.
Türkiye ilginç bir seçim yaptı. Seçim her kademesi bizim bildiğimiz seçim gibi idi, halk sandığına gidiyor, oyunu kullanıp seçim sandığına atıyor, parmağı boyanır ve seçmen görevini yapmış oluyordu. Sandık görevlileri de oy verme işleminden sonra sandığı açıyor ve hangi partinin ne kadar oy aldığı tutanaklara geçiriliyor, üyeler bunu imzalıyor, sonuçlar seçim kurul başkanlarına veriliyordu. Bu seçimlerde aynı bu şekilde yapıldı. Fakat eskiden ilçe ve il seçim kurulu tutanakları YSK’ya gönderiliyor ve orada birleştirerek hangi partinin ne kadar oy aldığı ve kaç milletvekili çıkaracağı açıklanıyordu.
Fakat dünya tarihinde ilk kez, belki de son kez Türkiye bir seçim değerlendirme sistemi yaptı. Seçim sonuçları evrak olarak değil, sanal ortamda gönderildi ve sanal sonuçlarla seçim sonuçları açıklandı.
Telekom İsrail’in
İnternet ABD’nin
Program yapımcı yabancı bir şirket
Uygulayan Koç Holding
Bilgisayar korsanlarını hesaba katmaya gerek yok.

YSK başkanı tüm bunları bilmesine karşılık sanal rakamları seçim sonucu diye açıkladı.
AKP oyları %40 ların altında olmasına karşılık, muhalefet cephesinin direncini kırmak, kendi anayasalarını yaparak ılımlı islama geçmek için AKP oyları %47 olarak açıklandı.
Açıklandı diyorum çünkü, YSK kendi birimlerinden gelecek olan resmi sonuçları beklemeden sanal sonuçlara dayanarak %47 olarak açıkladı.

SONUÇ OLARAK:
Baykal derhal istifa etmelidir. Türkiye Cumhuriyetinde sadece Baykal ve Sarıgül yoktur. Kitleler Baykal’a sahip çıkması için Sargıgül ABD tarafından ortaya sürülmektedir. ABD’nin Baykal oyunu bozulmalıdır.

Yeni bir politik söylemi, ekonomik programı olan, özelleştirmelere karşı çıkan, AB’ye girmekten kökten vaz geçen, IMF ve Nato’dan çıkmayı hedefleyen bir yapı CHP’nin başına gelmelidir.

Bu yeni yapı AKP’nin her tür gerici girişimlerine karşı kitleleri alanlara dökerek onları engellemelidir.

Yoksa, Baykal basın açıklaması yapar, ekibinden bazıları basın açıklaması yapar her şey orada kalır, AKP’de istediğini gerçekleştirir.

ABD, İsrail (çok uluslu şirketler) sadece ülkelerdeki iktidarı değil muhalefeti de belirlerler.
Ülkemizde, AKP, MHP, CHP, DP ve Genel Kurmay ABD denetimindedir.
Bu gerçekler bilinmeli, Cumhuriyet Mitingleri ile “gazı alınan” kitleler yeniden ve gerçek bir çizgi ile harekete geçirilmelidir.

Geniş kitleleri harekete geçirebilecek olan, yenilenmiş kendini sola açan, sınıfsal bakış açısı olan yeni CHP yapabilir.

AKP iktidarını geriletecek olan sadece ve sadece halk hareketleridir. Ordudan veya başka yerlerden umut beklemek hayaldir. Eğer CHP’de yeni yapı oluşturulamazsa kitleler yeni oluşumlar yaratmak zorundadır. Aksi halde gidiş “Ilımlı İslam Cumhuriyeti” olacaktır.

Saygılarımla.
İsmet Baytak

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Mükemmel bir yazı. Tam katılıyorum.