Türkiye’de siyasetin merkezi hep sağa kayıyor. Ana muhalefet partisi CHP Çarşaf açılımından, her mahalleye kuran kursu açmaktan söz ediyor. AKP ise, Osmanlıya dönüşten filan söz ediyor. MHP ise milliyetçi söylemlerin arkasında AB-D’nin, AKP’nin değirmenine su taşıyor.
Eskiden CHP için burjuvazinin stepnesi denirdi. Şimdi stepne filan kalmadı. Giden otomobilin iki tekeri AKP ise bir tekeri CHP ve diğer bir tekeri de MHP artık. Otomobil nereye gidiyor? ABD’nin istediği yöne. Yani, Osmanlıya, ılımlı islama, islami faşizme.
İyi bakınız ne zaman AKP sıkışsa bu iki parti onun yardımına koşuyor.
Ülkemizdeki bir çok aydın, kurum, kuruluş, sendika, dernek vb. AB fonlarından, Soros gibi vakıflardan para alıyor. Sonra da AB’nin, AKP’nin ülkemize demokrasi getireceğinden filan söz ediyor.
Türkiye’de politik merkezin sağa kayması, ülke halkının sağa, ırkçılığa ve aşırı dinciliğe yönelmesinden kaynaklanmıyor. Merkezin sağa kaymasının nedeni ülkede sol/sosyalist yapıların güçlü olmamasından kaynaklanıyor.
Ülkemiz 12 eylül darbesinin etkisinden kurtulamadan, reel sosyalizmin yıkılışına tanık oldu. İnsanlarımız bir çok yönden umutsuzluğa düştü. Herkes bir yerlere savruldu. Ama dünyada başka bazı ülkeler bu umutsuzluğu kırdı ve yeni kazanımlar elde etti. Biz ise bu konuda fazla bir başarı gösteremedik.
Neden?
Türkiye’de, küçük yapılar dışında üç ana unsur var; TKP, ÖDP, EMEP ve bir de Kürt sosyalist hareketi. Gerçi PKK Kürt sosyalist hareketinin üstünden silindir gibi geçti.
Ülkemizde bir çok aydın, düşünen insan Türkiye’de sol yapıların olmasını istiyor, çünkü bir çoğu gidişten rahatsız.
Bu çerçevede, 29 mart yerel seçimlerinde ciddi bir kampanya yürüten ve kendimi de yakın gördüğüm TKP’yi irdelemek istiyorum.
TKP, AKP’yi durdurun. ile “Ya sosyalizm ya Osmanlı” kampanyası açarak seçimlere giriyor. Kampanyanın içeri doğru olmakla birlikte bu iki kampanya ne kadar gerçekçi ve ne kadar başarılı olabilir?
İnsanlar yaşam alanlarının daraltılmasından, yaşam alanlarına müdahale edilmesinden çok rahatsız. AKP genel iktidarı yanında yerel iktidarı ile insanların yaşam alanlarına müdahale ediyor, daraltıyor.
TKP 29 mart yerel seçimlerinde şöyle bir politika yürütseydi çok daha başarılı olacağını düşünüyorum.
1- Belediye seçimlerinde her il ve ilçe örgütü ne yapacaklarına kendileri karar verecek. Başkan adayı çıkaracaklar ya da var olan CHP, DSP veya bağımsız adayı destekleyecekler.
CHP adayı demek Baykal demek değil. Bir çok yerde Baykal muhalifleri belediye başkan adayı. Baykal’a yazılan ise il genel meclis oyları. Ayrıca TKP oy oranını artırmak istiyorsa CHP tabanını iyi değerlendirmesi gerekiyor. Bu gün CHP tabanında önemli ölçüde eski sosyalistler var. TKP öncelikle onları kazanmalı. Bu anlamda merkezi karar yerine yerel örgütlere insiyatif vermeli. Ayrıca şunu da göz önüne almak gerekir ki, AKP’nin kan damarları, para ve insan kaynakları belediyelerdir.
2- “Durdurun” ve “ya sosyalizm ya Osmanlı” kampanyası yerine. %1’i hedef alan bir kampanya açılmalıydı. Solun güçlenmesini istiyorsanız il genel meclisinde bizi destekleyin. Bize oy verin, siyasetin merkezini sola çekelim, bize oy verin, CHP’nin sağa savrulmasının önüne geçelim, bizi destekleyin, AKP Osmanlıyı unutsun, bize destekleyin, özelleştirmeler, sağlıktaki paralı uygulama son bulsun, bize oy verin, üniversiteler özerkleşsin, bize oy verin Irak’taki, Filistin’deki ölümler, acılar son bulsun. Bize oy verin Türkiye sosyalist olsun. Vb.
Ayrıca bir de ne kadar eskiden, gençliğinde, sosyalist, devrimci harekete katılmış insan varsa onların listesini çıkarıp onlarla birebir veya mektupla ulaşarak oy vermelerini isterdim.
Bazılarına, yüzde 10 baraj dururken yüzde birden söz etmem komik gelebilir ama TKP’nin yüzde bir oy oranının üstüne çıkması Türkiye’de her tür dengeleri değiştireceğine inanıyorum. Ve bu şans önümüzde duruyor.
Saygılarımla…
16 Mart 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder