6 Kasım 2009 Cuma

ABD’nin umudu AKP!

Dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü ordusuna, en büyük ekonomisine sahip ABD sonunda kurtuluşunu AKP hükümetine bağlamış görünüyor.

ABD, sarsılan imajını ve İslam ülkelerine karşı düştüğü düşmanca tavrını Obama ile birlikte değiştirerek, gerek İslam dünyasına ve gerekse tüm dünyaya yeni bir imaj vermek istiyor. Bunu da gerçekleştirmek için AKP’ye güveniyor.

İster inanın ister inanmayın, ister kabul edin ister kabul etmeyin bugün Başbakan Tayip Erdoğan dünyanın en yetkili/güçlü kişisidir.

Henüz son şeklini almamış ve pratikte uygulanarak gerçekleştirilmeye çalışılan son ABD planı şudur;

Türkiye’ye Osmanlı rolü verilerek tüm dünya Müslümanlarının hamisi rolü oynatmak. Bu sayede tüm Müslüman ülkelerde Türkiye’nin etkinliğini artırarak, Türkiye ile birlikte o ülkelere ekonomik ve politik yerleşmek. Böylece savaş stratejisi de terk edildiği için ABD’nin tüm dünyada bozulan imajına da çeki düzen vermek.

ABD’nin son planı kısaca bu. Bu plan çerçevesinde, İsrail’e atış serbest. Sadece İsrail’e mi? Tüm batı liderleri de bu atışın içinde. Yarın Başbakan Erdoğan’ın Almanya, Fransa vb. ülke başkanlarına da çok ciddi eleştiriler yönetilirse şaşırmamak gerekir.

Sudan Devlet Başkanı Beşir’in Türkiye’ye gelmesi de, Cumhurbaşkanı Gül’ün de AB’ye, “siz kendi işinize bakın” sözleri de bunların göstergeleri.

Suriye ili ilişkilerin gelişmesi de, İran ile ekonomik işbirliği anlaşmaları da öyle.

ABD, kendi sorunlarını çözmek adına bilerek veya bilmeyerek Türkiye’yi bölgesel ve küresel bir güç yapma aşamasında.

Bu planın ekonomik, askersel ve politik etkilerine geçmeden önce, Kürt sorununun daha doğrusu ABD’nin istemi olan Kuzey Irak’taki PKK etkinliğinin sonlandırmasını da açıklamak gerekir.

Evet, herkesin düşündüğünün aksine, ABD artık büyük Kürt devleti kurmaktan, BOP’tan vaz geçmiş görülüyor. ABD’ye artık parçalanmış bir Türkiye değil güçlü bir Türkiye gereklidir.

Bu çerçevede, “eve dönüş” açılımı kesinlikle Kürt halkının özgürlük taleplerini karşılamaya yönelik değildir. Bu açılım sadece ve sadece PKK’yı bitirme açılımıdır ve bu projeye destek veren ÖDP, EMEK, Halk Evleri gibi kurumlar Kürt halkının demokratik haklarını değil ABD planını desteklemektedirler. Eğer, basında yer alan şekli ile doğruysa A. Öcalan da bu açılımın PKK’yı bitirme açılımı olduğunu söyleyerek, “eve dönüş”leri durdurduğunu açıklamıştır.

AKP hükümetinin ise ABD’nin istemi doğrultusunda sorunsuz bir Kuzey Irak istemine uygun olarak, “eve dönüş”leri yine gündemine aldığını görüyoruz.

Fakat ilk dönüşlerin ve biçiminin çok tepki alması üzerine hükümet bu kez, şöyle bir yöntem izleyecek gibi görülüyor; Mamur kampında yaşayan olaylara karışmamış yaşlı ve çocuklar getirilecek ve onların ne zor koşullarda yaşamaya çalıştıkları göz yaşları ile kamuoyuna yansıtılacak. Duygusal halkımızın bunları yememesi neredeyse olanaksız. Ve daha sonra da diğerleri sessiz sedasız ülkeye gelecek ve Kuzey Irak sorunsuz bölge olacak.

Peki PKK bunu kabul eder mi? Elbette etmeyecek. Fakat artık gerek AB ülkeleri ve gerekse ABD, PKK’ya desteği kesmiş durumdalar. Bu durumda PKK’nın uzun süre dağlarda yaşaması zorlaşacak. Ayrıca beklenen olası kopmalar da PKK’nın işini zorlaştıracak. Bunların yanında Kürt burjuvazisinin de Osmanlıcıkla birlikte büyüme düşleri PKK’ya en büyük darbe olacak.

ABD’nin bu projesi henüz tam olarak kesinleşmiş, netleşmiş değil, fakat ABD bu planı uygulamaya başlatmış görünüyor. Elbette ki ABD “Düşünce Kuruluşları” bu planın uygulanmasını, olası sonuçlarını filan tartışmaya devam ediyor.

Ülkemizde ise bu planı tam olarak okuyan da görülmüyor gibi. AKP ve TSK bu süreci anlamaya başladığı görülüyor. Önümüzdeki günlerde gerçekleşecek olan, Obama ve Erdoğan görüşmesinin konuyu netleştirmesi bekleniyor.

Türkiye gerçekten 1.6 milyar Müslüman’ın hamisi olabilir mi? Ya da bu planın Türkiye’de uygulama şansı var mı?

Eğer AKP süreci iyi okuyup yönetebilirse ne yazık ki var.

Bu plan işlemeye başladığı zaman, tüm Türk ve Kürt burjuvasisinin iştahlarının kabaracağı çok açık. Tüm güçleri ile AKP’nin arkasında olacaklardır.

TSK’ın bu projeye balıklama atlayacağı çok açıktır. Çünkü hangi ordu, bölgesel, küresel bir güç olmayı istemez?

MHP daha henüz işlerin pek farkında değilmiş gibi görünüyor ama tam da onun büyüme emellerine uygun düşüyor. Önümüzdeki günlerde AKP’nin en büyük destekçisi olması kaçınılmaz gibi görülüyor.

Bu plan sayesinde Doğan Medyasına el koymaya bile gerek kalmıyor. Her tür ekonomik faaliyet gösteren Aydın Doğan büyüme düşleri içinde “yandaş medya’dan bile AKP’ye daha iyi hizmet edeceği kesin.

Halkın tepkisini de törpülemek mümkün. Osmanlı demek ille de şeriat demek değil. Yeter ki Türkiye, Müslüman ülkelere dinci bir devlet görüntüsü versin yeter. Yarı Osmanlı yarı laik bir devlet oluruz olur biter. Ergenekon davası da el altından kapatılır gider.

Plan bu.

ABD, İsrail’e karşı kendisinin söyleyemediği sözleri Erdoğan’a söyletiyor. Aynı şey yarın diğer ülke liderleri için de söz konusu olacak. Bu anlamda Erdoğan şu an dünyanın en güçlü kişisi.

Türkiye’nin yeniden Osmanlı olmasından AB ülkeleri de rahatsız, önümüzdeki günlerde AB’ye giriş konusunda tüm Avrupa ülkelerinin esnekleşmeye başlayacağına da tanık olacağız.

Başbakan Tayip Erdoğan şu an dünyanın en şanslı başbakanı görülüyor. Fakat kapasitesi bunu karşılamaya yetecek mi? Göreceğiz. Fakat planın işlemesinde yedek olarak MHP’de hazır bekletildiğini unutmamak gerekiyor.

Peki bu durum emekçi halkımız için ne anlama geliyor? Masa başında, kağıt üzerinde planlanmış bu plan elbetti ki emekçi halkımız için hiçbir şey getirmeyeceği çok açık da neler götüreceğini yaşayarak göreceğiz.

Bu arada CHP ne yapacak? Derseniz, Salı günleri gurupta konuşarak “muhalefet” yapmaya devam edecek.

Bu yazı pek somut olmayan gelişmeler üzerine yapılmış bir değerlendirmedir. Çok gerçek olduğu ileri sürülemez. Fakat gelişen olaylara bir de bu açıdan bakmakta fayda olduğu düşüncesindeyim. Gelişmeler bu görüşün doğruluğunu yalanlayacak veya doğrulayacaktır. Amaç sadece ufuk açmaktır.

Saygılarımla…

İsmet Baytak