Geçtiğimiz günlerde internet Hürriyet Gazetesinin ilk sayfasında şöyle bir haber vardı, “Aliağa Emniyet Müdürlüğünde patlama, 1 polis şehit” merak edip haberin devamını tıkladım. Haber şöyle, “Aliağa Emniyet Müdürlüğünde bir balıkçıdan elde edilen patlayıcının mahkeme kararı ile imha edilmesi kararından sonra, emniyette polis memuru, bilmem kim, patlayıcıyı götürmek isterken elinde patladı. Polis memuru ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı”
Haberin devamı bu. Ama ilk sayfada polisin şehit olduğu yazıyor. Aşağıda ise okuyucu yorumları var, birisi, “Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dileriz”, diğeri, “ruhu cennet mekan olsun” vb. diye yorumlar sürüyor.
Ne var bunda diyebilirsiniz, herhangi birileri saçmalamış. Ama saçmalayanlar, gazetenin “kadrolu” yorumcuları. Yani devamlı yorum yapıp oy alanlar filan. Yani haber okunmadan manşete bakılarak yorumlanmış.
Konumuzla ilgisi ne?
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay’ın, günlükleri Doğan Medya gurubundan, http://www.tempo24.com.tr de yayınlandı. Bundan sonra başta AKP medyası olmak üzere herkes bu konuda yorumlar yazmaya başladılar.
Öncelikle yayınlanan bu anılar Balbay’a mı ait? Eğer Balbay’a aitse yayınlananlar günlüklerin tamamını mı oluşturuyor? Bazılarına göre günlükler çok daha uzun ama birileri bu günlüklerin sadece ordu/subaylarla olan ilgili kısımlarının servis edildiğini söylüyor. Eğer böyle ise bile ordu/subaylar ile ilgili kısımlarda çıkartmalar yapılmış mı? Bilinmiyor.
Ben, günlüklerin tamamen Balbay’a ait olduğunu ve herhangi bir çıkartma/çarpıtma vb. şeyler olmadığından yola çıkarak var olanı değerlendirmek istiyorum.
Günlükte hiçbir yerde darbe planına rastlamadım. Günlüklerin ana temasını Şener Eruygur oluşturuyor.
Günlüklerde öz olarak şunlar var; ülke ciddi biçimde geriye doğru gidiyor, yani şeriat devletine. Kıbrıs’ta tüm haklarımızdan vazgeçiyoruz. Türkiye, ABD planı ile bir bölünmenin içine sokulmaya çalışılıyor, AKP hükümeti de bu planın içinde.
Kısaca bu noktalarda ne yapabiliriz? Tartışması var. Ama hiçbir yerde darbe yapacağız yok. Tersine artık günümüzde darbelerin yapılamayacağından falan söz ediliyor. Amaç AKP hükümetine karşı ne yapabiliriz, nasıl bir yapı kurabiliriz, bizim yanımızda kimler yer alır, kimler yer almaz, medya kimden yana filan konular tartışılıyor?
Günlükte, “bu medya ile darbe yapılmaz” diye söz ediliyor. Darbenin medyaya gereksinimi olmaz ki! Yaparsın darbe medya esas duruşa geçer, örneğin Taraf Gazetesi ya kapanır ya da, “emredin paşam” gibi manşetlerle çıkar. Çıkmaz mı? 12 Eylül’de tüm gazeteler nasıl çıktı?
Darbe yapacak adamlar böyle, ordu dışı kişilerle günlerce tartışma da yapmaz. Zaten Eruygur emekli olacağından filan söz ediyor. Yani devlet başkanı filan olmaktan söz eden yok.
Bir de neymiş? Mustafa Özbek’in sendikasının darbe için 8 trilyonu varmış oysa günlükte 8 trilyon şöyle geçiyor, “tüzüğümüze göre 8 trilyonun %40’ı kadar herhangi bir şirkete (gazeteye) ortak olabiliriz” yani muhalif bir darbeye değil gazeteye kaynak aktarabileceğinden söz ediliyor.
Peki, komutanların, gazetecilerle, patronlarla, sendikacılarla böylesi toplantılar yapması yasa dışı mı? Bana göre hayır, görevi ne olursa olsun herkes ülke sorunlarını değişik çevrelerde tartışmalı, görüşlerini kamuya kapalı alanlarda tartışmaya açmalı emekli olunca da ADD gibi bir sivil toplumuna veya, sağ veya sol partilere üye, yönetici filan olabilmeli. Yeter ki var olan yetkilerini kötüye kullanmasınlar.
Peki bu subaylar yetkilerini/güçlerini hiç kötüye kullanmamışlar mı? Kullanmışlar. Zaten günlüklerde de geçiyor, 19 Mayıs, 23 Nisan gibi günlerde Genel Kurmay’ın basın açıklamalarında laiklik vurgusu yapmışlar.
Ama bir de darbe ile ilgili çarpıcı bir kesit var, paşa çeketini çıkarmış onunla görüşmeye gelenler, “ne o paşam neye soyundunuz?” diyerek espri yapmışlar. İşte darbeyi çağrıştıran en keskin bölüm bu.
Bir de, günlüklere göre, Tuncay Özkan’ın genç ama güvenilir olmadığı, Gürbüz Çapan’ın karanlık ilişkileri olduğu, Cumhuriyet gazetesinin ondan uzak durması gerektiği söz ediliyor.
Evet işte benim günlüklerden okuduklarım bunlar.
Ama kimileri günlükleri, “Darbe Günlükleri” olarak lanse ederse herkes de Aliağa’daki olay gibi, “Allah rahmet eylesin, ailesinin başı sağolsun” filan diyebilir. Tabi bunlar iyi niyetli olanlar, diğerlerini zaten saymıyorum.
Saygılarımla…
21 Mart 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)