Bir arkadaşım bana sordu, “bu komünistlere ne oldu, hiç sesleri çıkmıyor” dedi.
Olur mu öyle şey filan dedim ama benim de kafam karıştı. Biraz araştırmaya başladım. Bakın ortaya ne sonuç çıktı.
Önce, 12 öncesi günlerinde Politika Gazetesinde her gün köşesini okuduğumuz Oya Baydar’ı aradım hemen. Fakat boşuna zahmete girmişim. O daha Almanya’da iken, “nostaljik çığlıklar” atarak komünizme veda etmiş.
Bu kez yine Politika Gazetesinde zevkle okuduğumuz Aydın Engin aklıma geldi. Tuttum onun yazılarını araştırdım. Bir çok gazeteye girmiş çıkmış tutunamamış sonunda da Hrant Dink’in arkadaşı, Agos Gazetesi yazarı olmuş, Ermeni halkının ulusal çıkarlarını savunuyor. Sonra da AKP’ye karşı yapılan Cumhuriyet mitinglerini Hitler’in yükseliş mitinglerine benzetti. Şimdiki Ergenekon savcısı gibi.
Baktım ondan hayır yok aramaya devam ettim.
Aklıma Ufuk Uras geldi, bin umut adayı var ya, hani Kürtlerin oyu ile milletvekili olan, “bakalım o ne diyor” dedim. Ona göre İlhan Selçuk filan olmuş sosyal faşist. Oysa İlhan Selçuk’un 12 Eylül günleri yazılarını anımsadım, işkencelere, idamlara filan karşı çıktığı için devamlı emniyete götürülen, onun yüzünden Cumhuriyet Gazetesinin sayısız kez kapatıldığını anımsadım. Şaşırdım. Ama Uras meğerse Dev-Yol kökenli değil, öz ÖDP’li imiş. Haklı adam canım, AKP’yi demokrat sanıyor, onunla demokrasi geleceğini düşünüyor. Hani nasıl da 1 Mayıs ta Türkiye’ye demokrasi gelmişti. ÖDP binasına atılan gaz bombaları ile ne güzel de gözleri yaşara yaşara demokrasiyi solumuştu Uras. (orada yok muydu? Olsun)
Sonra aklıma Baskın Oran geldi. Hani ezber bozan adam var ya, o. O da olmuş Kürt ve Ermeni milliyetçisi. Ama, “her tür milliyetçilik kötüdür” de diyor. Bu nasıl oluyor diye sordum, onlar ezilen ulus olduğu için milliyetçilik onlara serbestmiş. “Ama biz de eziliyoruz, AB-D bizi eziyor sömürüyor Kürt ve Ermeniler gibi” dedim ama dinlemedi, bize milliyetçilik, yurtseverlik yasakmış. Baktım ondan da fayda yok.
Hemen aklıma Haydar Kutlu geldi, hani son TKP-TBKP genel sekreteri. Onu biraz araştırdım. Onun ise girmediği kapı kalmamış en iyisi ondan söz etmemek.
Dedim ki, bu TKP’liler ne yapıyor. Baktım kendilerine “öz TKP” diyenler var, Ürün- Tüm İGD gibi. Evet onları bulmuştum. Fakat onlara baktım türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasını savunuyor. Ne imiş, “türbana özgürlükmüş” yapmayın, bu gericiliktir, kadınları ikinci sınıf vatandaş yapmaktır” dedim. Ama beni kimse dinlemedi.
Bu sefer de bakalım Ertuğrul Kürkçü ne diyor dedim. 68 kuşağının liderlerinden kaşarlanmış devrimci. Sordum kendisine ilkelerinden dönmemiş, sevindim ama bir baktım yazısına, “aynı karede”. Bir fotoğraf çekmiş, tutmuş, Sabih Kanadoğlu’nu, İlhan Selçuk’u, Mustafa Balbay’ı, İbrahim Şahinlerle, Veli Küçüklerle aynı kareye yerleştirmiş. Peki, “bu karede neden işkenceci polisler yok” dedim, yanıt alamadım. Kürkçü’nün eline versen daha büyük objektifli, eskiye yönelik film çeken bir kamera tutacak Stalin ile Hitler’i de aynı kareye koyacak. Baktım ondan da bana fayda yok.
Bu kez karşıma 78 liler org çıktı. Onlar da bana bir fırça kaydılar. Yok neymiş ben Ergenekon soruşturmasına karşı çıkarak, darbecilerin, işkencecilerin yargılanmasına karşı çıkıyormuşum. AKP’den demokrasi çıkmaz, karanlık cinayetler aydınlanmaz, derin devlet çözülmez, derin devlet demek ABD’dir dedim, darbecilerin başı devletin en tepesinde itibar görüyor onu neden içeri atmıyorlar filan dedim ama anlatamadım. İşkenceciler ise “görevlerini” yapmaya devam ediyorlar ya neyse.
Kendilerine Marksist-Leninist diyen bir gurup buldum (Kızılyıldız). Kendileri dışındaki yapıları eleştiriyorlar hem de Barzani’yi savunuyorlar. “Barzani’yi savunmak ABD’nin kucağına oturmak değil mi?” diye sordum. Yanıtları ise çok ilginç oldu, “yeteri kadar Türkiye’nin kucağına oturduk, biraz da ABD’nin kucağına oturalım” oldu.
Biraz da radikaller ne yapıyor onlara bakmaya kalktım. Onları AKP hükümeti tutmuş gözaltına almış. 60’ın üzerinde devrimci gözaltında. Diyorlar ki, “AKP faşist iktidarı bizden korkuyor” filan. Tamam dedim aradığımı buldum. Sonra bir baktım, bunlar İzmir’de eylem yapmışlar. Ne yapmışlar? İşbirlikçi, gerici, faşist partilerin afişlerini yırtmışlar. Kimlerin mi? CHP ve MHP’nin.
AKP’nin afişlerini de yırtsalardı seçimlerde eşitliği sağlamış olurlardı ama eşitlik konusunda bir bilgi yok.Güldüm geçtim.
Geldi sıra bizim, goşistlerimize, Maocularımıza. Yani ÖDP ve EMEP’e. Emep tutmuş DTP ittifakı olmuş. DTP neyi savunuyor? Kürt milliyetçiliğini.
ÖDP ise, “Ergenekon yetmez, Darbeciler de yargılansın” diye kampanya açmış. Yani onlar da sanıyorlar ki Ergenekon soruşturması ile ülkeye demokrasi gelecek. Ama sanırım ÖDP’nin şimdilik her tür görüşü askıda. Onlar daha önce de bir takım görüşleri askıya alıyorlardı. Şimdi de AKP/ Ergenekon konusunu askıya aldılar. Çünkü Ergenekon yüzünden başlayan ayrışma onları olağanüstü genel kurula götürdü. Ufuk Uras başkanlıktan düştü ama yakında yeni olağan kongreleri var. Ondan sonra tavır belirleyecekler.
Peki hiç komünist yok mu? Var.
Paranın saltanatı varsa halkın da TKP’si var.
Baktım TKP, “DURDURUN” diyor. AKP’nin durdurulması istiyor yani. Çok hoşuma gitti. Ama nasıl durduracağız. Sandım ki CHP’li başkan adaylarına oy vereceğiz. Ama öyle değilmiş, CHP’de AKP’de düzen partisi, özelleştirmeci, piyasacı imiş. Bu anlamda ikisinin arasında fark yokmuş. Gerçi CHP Osmanlılığı savunmuyor ya olsun. TKP diyor ki, “Ya Osmanlı ya Sosyalizm” bu sloganı okuyunca, “eyvah dedim boku yedik” yakın dönemde sosyalizm gelemeyeceğine göre Osmanlı olacağız.
Sonuç olarak:
Türkiye’nin, emekçi halkın geleceği 12 eylül öncesi gibi, TKP, ÖDP, Emep ile yön bulacak. Umarım eleştirilerde bulunduğum, umut ettiğim bu üç yapı yanlarına da Kürt milliyetçiliğini değil Kürt sosyalistlerini alarak, bizi, ittifak içinde aydınlık ufuklara taşırlar.
Belediye seçimlerine karışmam ama il Genel meclisi seçimlerinde bu üç partiye oy verilmesini gerektiğini düşünüyorum.
Yalnız TKP’ye bir önerim var, eski TKP’liler partinin üvey evladı olmasın.
Aslında arkadaşımın bir sorusu daha vardı.
Neden komünistlerin ekonomist ve sanatçıları yok?
Gerçekten neden yok?
Bu aşamada biraz komplo teorilerine girmek gerekiyor bence.
1- Adnan Kahveci ölmeseydi ANAP’a genel başkan olur muydu? O durumda ANAP şimdiki gibi yerlerde sürünür müydü?
2- Ahmet Priştina yaşıyor olsaydı şimdi CHP’ye Genel Başkan olur muydu?
Bunların ölümünde hiç sır perdesi yok mu?
Ya peki Barış Akarsu, günümüzün Cem Karacası. Onun ölümünde de sır perdesi yok mu?
İsterseniz “kimdir o” parçasını Youtube den izleyebilirsiniz.
Bilinen cinayetler Ergenekon soruşturmasına ilave ediliyor. Hiç bilinmeyen cinayet yok mu? Yukarıdakiler gibi.
Bir de soru:
Sayısal Loto’da iki kişiye çıktığı bildirilen 50 trilyona yakın paranın AKP seçim kampanyasında kullanılmadığından emin misiniz? seçim öncesine kadar parayı biriktirdiler de.
Bilgi için: yuvarlak olarak, MHP: 20 trilyon, CHP: 30 trilyon, AKP:40-50 trilyon bütçe ile seçimlere girdiler.
Saygılarımla…
14 Mart 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder