15 Ekim 2010 Cuma

"İleri Demokrasi"

Referandum öncesi Başbakan Tayip Erdoğan, Referandumdan evet oyu çıkarsa ileri demokrasiye geçileceğini söyledi.


Kim ileri demokrasiyi istemez ki?


12 Eylül öncesi biz, "İleri Demokratik Bir Düzen"i savunuyorduk. İleri Demokrasiyi yani. Ama o zaman bizim referandum yapma şansımız olmadığı için demokratik devrimle bunu gerçeleştirecektik. Yani halkın oyu ile seçilmiş iktidarı halkın güçü ile yıkacak ileri demokrasiyi kuracaktık. Stratejimiz sosyalizm/komünizm, taktiğimiz ise ileri demokrasiydi. Yani ileri demokrasi, bizim sosyalizme/komünizme ulaşmamız için kısa dönemli hedefimizdi. Bunun için, yani demokratik devrim için ise UDC'yi kuracaktık. UDC yani Ulasal Demokratik Cephe. O zamanlar Radikal ve Taraf gibi gazeteler olmadığı için ulusalcı olmak, ulusal çıkarları savunmak, 6. filoya karşı olmak, NATO'dan çıkmayı savunmak, emperyalizme karşı olmak suç değildi.


Kısaca taktiğimiz şuydu; her tür emperyalizme, onların yerli işbirlikçisi tekelci burjuvaziye karşı, tüm ulusal güçleri UDC'de birleştirmek. Ulusal burjuvazi, orta burjuvazi, işçi sınıfı, memur, esnaf, köylüler, yani emperyalizm ve yerli işbirlikçilerinden zarar gören tüm kesimlerle bir cephe oluşturmak ve emperyalizm ve yerli işbirlikçilerin egemenliğine yıkarak ileri demokrasiyi kurmak. İleri Demokrasinin amacı elbette sosyalizm/komünizme geçmekti. Fakat bu o günkü güçler dengesi ile ilgiliydi. Çünkü ileri demokraside işbirlikçi olmayan burjuvazi de vardı. Yani bir başka burjuva iktidarına da gidebilirdi bizim yeni ileri demokrasimiz. Ama olsun emperyalizmden kurtulacaktık ya.


AKP'de İleri Demokrasi deyince, bizim bazı solcularımız sosyalizme filan gidiyoruz sanarak, "yetmez ama evet" diyerek referandumda AKP'yi desteklediler.


Aslında AKP doğası gereği, ileri demokrasi derken, her tür işçi sınıfı hareketinin kırıldığı, komünist ve sosyalist hareketlerinin, emperyalizme karşı çıkan tüm yapıların yok edildiği bir "ileri demokrasi"den söz ediyordu. Bizim hedefimiz sosyalizm/komünizm iken onun hedefi ise 1400 yıl öncesiydi.


İlk okul mezunu bir arkadaşım, MÖ 300 yılı, 3 bin yıl önce sanıyordu. Ona, İsa'dan önce 300 yılı ve üstüne 2010 yılını ekledim falan ama anlatamadım. Sonunda bir düz çizgi çizdim, ortasına da bir dikey çizgi. Sol taraf milattan önce sağ taraf milattan sonra 2010 deyince her şeyi anladı.


Ama ne yazık ki bizim bazı eski solcularımız bu kadar net olarak milattan önce ve sonrası ya anlamıyor ya da anlamak istemiyor.
CHP ne yapmak istiyor?


Birileri Kılıçdaroğlu'nun kulağına, "AKP parçalanacak, sen Cumhurbaşkanı Gül'ü destekle, türbanı filan savun, Başbakan Erdoğan'ı ABD harcayacak yerine seni getirecek" demiş olmalı ki CHP böyle bir çizgi izliyor.
Kimler yalan söylüyor?


ELLERİNİZE VE YALANA DAİR
"……..
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa,
duvarda afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa,
beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa,
ninni yalan söylüyorsa,
rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı,
ses yalan söylüyorsa,
söz yalan söylüyorsa,
ellerinizden başka her şey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
elleriniz karanlık gibi kör,
elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.
…."
Nazım Hikmet


Nazım bizi yıllar önce uyarmış, herkes yalan söylüyor, yalan söylüyor gazeteler, yalan söylüyor TV'ler, yalan söylüyor tartışma programları her şey yalan söylüyor, "bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diye" her şey yalan söylüyor.
Birkaç köşe yazarı dışında onları da biliyorsunuz.
Saygılarımla…

Hiç yorum yok: