13 Nisan 2009 Pazartesi

“Faşizme Geçit Yok”

Erdoğan hükümeti, yerel seçimde, %47 ve üzerinde bir oy almayı hedefledi. Bunun için, her tür devlet olanakları kullandı. Kömür, yardım paketlerinin üstüne, beyaz eşya filan da dağıttı.

Eğer AKP hükümeti %47 ve üzerinde oy almış olsaydı, başta anayasa değiştirilerek, ılımlı islama giden yol açılmış olacak ve AKP hükümeti yeni anayasa ile birlikte kalıcılaşacaktı.

Fakat her şeye karşın, her tür yardım, vaat ve tehditlere karşın AKP ciddi biçimde oy kaybetti. Artık AKP’nin anayasayı değiştirmek, ılımlı islama geçmek için halk desteğinin olmadığı ortaya çıktı.

Cumhuriyet tarihinde, haklı/haksız hiçbir hükümet Ergenekon kapsamında böylesi, ülkenin proflarını, ordu komutanını, üst düzey subaylarını, aydınını, gazetecisini vb. göz altına almamıştı. Gerekçesi ne olursa olsun, hiçbir hükümet dengelerle böyle oynamamıştı.

AKP hükümeti bu dengeleri bozdu. Fakat kendileri de iyi biliyor ki hükümetten düştükleri anda, yaptıklarının faturasının kendilerine kesilecek. 29 mart yerel seçimlerine kadar AKP hükümetinin oyları sürekli arttı. Fakat yerel seçimler sonrası kan kaybeden AKP bir sonraki genel seçimlerde iktidardan düşme kabusları görmeye başladı.

İşte 12. dalgayı böyle değerlendirmek gerekiyor. İktidardan giderlerse sonlarının karanlık olduğunu düşündükleri için iktidardan düşmemenin hesapları yapılıyor. Ya bir genel seçim olmayacak, ya genel seçimlere girecek başka parti olmayacak ya da sonuçlar ne olursa olsun yani halk kime oy verirse versin AKP tek başına iktidar olacak oyu almış olacak.

Anti demokratik yönetimler sadece bize özgü değil elbette:

Tarihte Almanya’dan ünlü sözler;

“İlk önce komünistleri götürdüler, karşı koymadım, ağzımı açmadım, çünkü ben komünist değildim. Sonra sosyal demokratları götürdüler. Ona da ağzımı açmadım, çünkü ben sosyal demokrat da değildim. Daha sonra Yahudileri alıp götürdüler. Yine bir şey söylemedim, ağzımı açmadım, çünkü ben Yahudi de değildim. Bir gün Çingeneleri götürdüler. Yine ağzımı açmadım, çünkü ben Çingene de değildim. Sonra liberalleri alıp götürdüler, hiçbir şey söylemedim, çünkü ben liberal de değildim. Ve bir gün beni almaya geldiler. Hiç kimse karşı koymadı. Çünkü ağzını açacak, karşı koyacak hiç kimse kalmamıştı.”(Bu sözler, ALMANYA’da bir baskı ve korku döneminin, herkesin gözü önünde, nasıl yavaş yavaş oluşturulduğunu, olağanüstü biçimde anlatıyor. Toplama kampından kurtulan bir profesör ya da bir kilise temsilcisi tarafından söylendiği ileri sürülüyor.)

Türkiye’de ise komünistlerden başlamadılar, belki onları yeteri kadar tehdit unsuru görmüyorlar, Atatürkçülerden başladılar. Yani iktidarlar için en tehlikeli olan aktif kitleden, Cumhuriyet Mitingleri düzenleyicilerinden yani.

Laikler bittiği zaman sıra komünistlere, liberallere filan gelecek o zaman onların hakkını savunan kimse kalmayacak.

Türkiye’de komünist ve sosyalist partiler ne yapıyor? Sadece ve sadece izliyorlar. Neyi? Sanırım sıranın kendilerine gelmesini.

Peki sendikalar ne yapıyor, aynı akşam itibari ile, DİSK, KESK, HAK-İŞ 1 Mayıs’ın nerede kutlanacağını tartışıyor.

Aslında eğer kitle ezdirmeyecekse Taksim’de kutlansın, ama kitle ezdirilip katılımın düşmesi isteniyorsa, geçen yıl gibi, buyurun Taksim’e.

Hiçbir örgüt kitlesini ezdirmez, yerlerde süründürmez. Ama onlar gerçekten de bağımsız birer örgütse.

13. dalga yolda!!!

Yandaş medya 13. dalganın siyasilere yöneleceğini işaret ediyor. TBMM çatısı altında, dokunulmazlık zırhı altında olduklarını sananlar rüya görmesin, bir gece oylamasında dokunulmazlar kalkar ve kapıdaki güvenlik güçleri onları yaka paça götürür. (neymiş Anayasa Mahkemesine giderlermiş, giderler belki de ama önce başka yere giderler)

Darbelerden medet umanlar derin uykularından uyansın, Almanya’da Naziler iktidara geldiğinde ordu nazi partisinin en büyük destekçisi olmuştu. Yapılacak tek şey, Cumhuriyet Mitinglerini yeniden örgütlemektir.

Yerel seçimlerden yeni çıkmış Türk halkı oldukça aktiftir ve morali yüksektir. CHP istediği anda milyonluk mitingler yapabilecek durumdadır. Ama CHP Genel Başkanı Baykal olduğu sürece bu da bir hayal olmaktan öteye geçemeyecektir.

Haydi, komünist, sosyalist partiler, haydi sendikalar, sivil toplum örgütleri Ergenekon yanlısı suçlamasından korkmadan, “Faşizme Geçit Yok” sloganları ile alanlara!

Soru:

Biz 29 mart yerel seçimlerinde, son olarak mı oylarımızı kullandık yoksa sondan bir önceki mi???

Saygılarımla…

İsmet Baytak

Hiç yorum yok: