1 ŞUBAT 1993
12 Eylül faşist diktatörlüğü ülkemize bir kabus gibi çöktü। Devrimciler idam edilirken devrimci, ilerici, demokrat yapılar ve hatta burjuva partileri bile kapatıldı. En ufak bir hak aramaya vatan hainliği damgası vurulduğu bu yıllar, ülkemizin en karanlık günleri olarak tarihe geçti.
Kara cüppelerini giymiş yüksek mahkeme üyeleri koltuklarını kaybetmemek için, hukukun üstünlüğü, kamu vicdanı, devletin kalıcılığı gibi ilkeleri bir kenara iterek 5 generalin elini ayağını öpmek için sıraya girdiler। Diğer bazı cüppeliler ise, 5 generalin genelgelerine yasa kabul ederek cezaevlerini devrimcilerle, demokratçılarla doldurdular. Anayasayı toptan yok eden generallere hiçbir şey yapamayan zavallı hakim savcılar, aynı generallerin içeri tıktığı insanlara aynı anayasa yüzünden ceza yağdırdılar. Bu mu hukuk devleti, hukuk anlayışı? Anayasayı bir kenara delmekle hiçbir şey olmaz diyenlere hiçbir şey yapamayan Anayasa Mahkemesi, sıra TKP ve SP ‘yi kapatmaya gelince ‘Anayasayı üzüntüyle uyguladıklarını’ söylüyorlardı.
12 Eylül rejiminin halkımıza sağladığı korku, şiddet ve sessizlik son Mumcu cinayetiyle son bulmuşa benziyor। Evlerinde dört duvar arasında devletten korkarak yaşayan halk, üzerindeki ölü toprağını attı. Türkiye’nin değişik yerlerinden milyonlarca insan Mumcu cinayetini lanetlemek için sokaklardaydı.
Ülkemizin demokratikleşmesini, yumuşamayı hazmedemeyen karanlık güçler demokratlara, aydınlara korku salmak, gelecek için umutları yok etmek, yeni darbelere ortam hazırlamak için Mumcu’yu haince katlettiler। Onlar, yine önceki cinayetler gibi halkın suskun kalacağını sanıyorlardı. Oysa Mumcu cinayeti ‘uyuyan devi uyandırdı.’ halk sokaklara döküldü. Önceleri tepkileri yok saymak isteyen devlet, böylesi yığınsal tepkiye sesiz kalamayacağını anlayıp tepkileri yumuşatıp yanlış yola kanalize etmek için İran’ı hedef gösterdi. Fakat kitlelerden çelişkileri gizleyemediler: ’Mumcu ’nun katili Kontr-gerilladır!’ Yüz binlerce kişi bu sloganı haykırdı. Niçin?Mumcu’nun karısı soruşturmayı MİT ve DGM ‘nin yönetmesini istemiyor. Niçin?
12 Martın faşist hukukçularından Baki Tuğ, Mumcu Apo ile MİT ilişkilerini araştırıyordu’ diyor। Bu nedenle Apo ‘cular vurdu, görüşünü savunanlar var. Apo’nun MİT le ilişkisi varsa kendi yandaşlarına hesabını versin. Ya peki MİT ‘in Apo ile ilişkisi varsa, Güneydoğu cinayetlerine Mit ortak olmuş olmuyor mu? Bu durumun bunun hesabını kim verecek?
Mit ve Kontrgerilla ile ilgili suçlamalar araştırılıp açığa çıkarılmalı। Suçlamalar gerçekse bu kurumlar dağıtılmalı. Yoksa tüm yazarlara, ülkenin yetiştirdiği değerli insanlara, devlet yöneticilerine, iş adamlarına yönelmiş bu tehditler ülkemizin geleceği için büyük bir tehlikedir.
Halkımızın, ülkemizin esenliği için faili meçhul cinayetler sonuçlandırılmalı, tetikçilerle birlikte gerçek sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır। Aksi halde, Mit, kontrgerilla tartışmaları son bulmayacaktır.
1 ŞUBAT 1993
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder